Skip to main content
okuma zamanı
dakika
okunmuş

Rojava Kürdistanı - Bitmeyen Savaş, Kaçırılan Fırsatlar ve Önündeki Riskler

Sun, 09/08/2019 - 15:21
1 comment

Brahim Ziravav - Gelinen aşamada geriye doğru baktığımızda Rojawa Kürdistanındaki Kürdistani güç ve partiler doğru bir hat izleyerek olması gereken başarıyı sağladılar mı? Politika, varolan imkanları değerlendirme sanatı ise, bunu hangi oranda başardılar. Ne hayal dünyasında yüzmek ve ne de bir siyasi gücün taraftarlığını manipüle etmekten öte real durumun analizine bakmakta yarar var. Asıl sahadaki aktörlerin ilerideki başarıları için mevcut durumu yeniden analiz etmeleri ve ona göre politikalarını gözden geçirmeleri gerekir.
Ancak bir analist ile sahada politika yapan arasında fark vardır. Analist entellektüel gücüne dayanarak değerlendirme yapabilir, istediği konuyu seçebilir, zamanı istediği gibi kullanabilir, risk almadan sonuçlar çıkarabilir, yanlış yaparsa yeni olgular üzerinde yeniden düşünebilir. Ancak sahadaki politikacının bir tek tahmin yapma ve yaptığı tahminlerden geri dönüş hakkı yoktur, doğruluğu kanıtlanmamış olayların nasıl bir sonuç doğuracağı belli olmayan noktalarda karar verir. Ne kadar isabetli kararlar verdiği tarih tarafından değerlendirilir. Sahada politika yapanlar dışarıdan yapılan görüş ve önerileri hele muhalif kanatlardan geliyorsa, kulaklarını tıkar ve “uzaktan gazel okumak” olarak değerlendirebilirler. Dışarıdan “gazel okumak” da olsa ciddi bir eleştiriye ihtiyaç var.
Uluslararası politika, ilkeler, ideolojiler değil çıkarlar üzerinde yürütülmektedir. Sorunların nihayetinde kaba kuvvetle çözülmesi ve kuvvetlinin galip gelmesi anlamına gelen real politikaya dayandırılmaktadır.” Bir ulusun kendi gücüyle koruyamadığı bir şey, uluslararası toplum tarafından da korunamaz”.(Diplomasi, Kissenger) “Özgür ve kültürlü insanların, bütün despot ve barbarların silahlı olduğu bir devirde, kendi isteği ile kendilerini güçsüz kılmaları kadar hiç bir şey kötülüğü davet edemez” (Roosevelt) Yine uluslararası politikada güçle desteklenmemiş hiç bir antlaşmanın garantisi yoktur. O zaman güç olmanın yolu nereden geçiyor? Uluslararasında haklılığından çok gücün oranında hesaba katılırsın desek abartı olmaz sanırım.
Haklı olmak güçlü olmak anlamına gelmez. Haklı olsanız bile “hayali barış” anlaşmaları, yerine getirilmeyecek sözler,” güçle desteklenmemiş kağıt parçaları” aldatma ve aldatılma, zaman kazanma oyunlarıdır. Yine Roosevelt, “Güçle desteklenmemiş masum, ağzı süt kokan haklılık, haklılıktan yoksun güç kadar kötü ve hatta ondan daha da zararlıdır.” der.
Hiç kuşkusuz yok sayılan Kürdler ve Rojawa Kürdistanı, Suriye’deki iç savaşın yarattığı ortamda görünür hale geldi. TC sömürgecileri bu oluşumu ortadan kaldırmak için önce islami faşist güçler eliyle, soykırım yapmak ve Kürdleri ortadan kaldırmak istedi. Burada başarılı olamayınca bizzat kendisi devreye girdi. Cerablus’tan Efrine kadar olan bölgeyi işgal ve ilhak etti. ABD’nin desteğiyle İD ile olan savaştan sonra Kürdler kendi kendini yöneten fiili bir statüye kavuşmuş durumda. Bu statüyü elde etmek büyük bir bedele mal olduğu halde, geleceği hala güvence altında değil. Bölgedeki sömürgeci güçlerle kıyaslandığında henüz kendi savunmasını yapacak güce ulaşmadığı gibi, uluslararası hukuki güvenceden de yoksundur. Peki varolan koşullarda Kürdler daha iyisini yapamaz mıydı?
Yaşanan sürece bakıldığında daha iyisini yapabilirlerdi ve bunun koşulları vardı. Rojawa Kürdistanını tümüyle işgalden arındırma, sömürgeci TC’nin işgalini engelleme veya boşa çıkarma imkanına sahipti. PYD/YPG’nin ulusal birliği ve ulusal kurtuluşu hedeflemeyen yanlış politikası, sekter ve benmerkezci tutumu bunu engelledi. Bugün ABD başta olmak üzere, Fransa ve İngiltere’den heyetler Kürd güçlerini uzlaştırmaya ve biraraya getirmeye çalışıyorlar. Önemli tarihi fırsatlarda biraraya gelmeyen Kürdistani güçler nasıl güç olacak?
Rojawa Kürdistanı yönetimi veya şimdiki adıyla “Kuzey Suriye Yönetimi” bütün Kürdlerin ve özellikle Güney Kürdistanı’n desteğini arkasına alma ve Rojawa Kürdlerinin ulusal birliğini sağlama imkanına sahipti. İki protokol imzaladığı halde pratikte işlevsiz kıldı. PYD/YPG yi sımsıkı saran ve onu kötürümleştiren Abdullah Öcalan’ın ideolojik ve siyasi çizgisidir. Dünyanın hiç bir yerinde gerçekleşmeyen,“fantazi toplum” modellerini savunması iç ve dış müttefiklerinden yalıtmaya yol açmakta, hedefi belli olmayan bir belirsizliğe sürüklemektedir. TC’nin zaman zaman Öcalan üzerinden dayatmaları, “Eşme ruhu” gibi saçmalıklara yol açmaktadır. Stratejik hedefiniz net değilse (ki bu Kürdistanın milli kurtuluşunu hedefleyen bağımsızlık stratejisidir) ana doğrultudan sapar, sağa sola doğru savrulmanız kaçınılmazdır. Asıl sorun bütün Kürdlerin gücünü bir çatı altında toplamak ve onun temsiliyetini oluşturmak, uluslararasında çok daha kolay temsiliyet hakkı elde etmeye ve kabul görmeye yol açardı. Kürdlerin işgali kırması ve Akdenize ulaşması mümkün olabilirdi. Henüz savaşın kaderi belli değilken, sömürgeci Suriye rejimi zor durumda iken ideolojik saplantılar ve kişi kültü ve parti çıkarlarının ulusal çıkarlardan üstün görülmesi nedeniyle büyük bir fırsat kaçırıldı.
PYD/YPG aynı hatasında diretiyor. Başta ABD olmakla birlikte, Fransa ve İngiltere uluslararası güçler ve Güney Kürdistan güçleri devreye girmekle beraber PYD bu tutumundan vazgeçmiyor. Öyleki sömürgeci güçlerle uzlaşmaya, anlaşmaya gidiyor ama Kürd ulusunun bir parçası olan güçlerle birlik oluşturmuyor ve düşmanca tutumunu sürdürüyor. Bu da Kürdistani güçleri kendi içinde parçalıyor ve zayıflatıyor.
Rojawa Kürdistanının güvencesi sömürgeci güçler karşısında kendini savunacak güce kavuşmasından geçer. Bunun bir koşulu ülke içindeki bütün ulusal güçlerin birliğini sağlamak, ikincisi, uluslararasında büyük güçlerin desteğini almak ve üçüncüsü doğru bir hatta milli bağımsızlığı hedeflemekle olur. Bunlar birbirine sımsıkı bağlı, bütünlüklü bir politikanın parçalarıdır.
Bir kez daha tekrar edelim. Özerklik veya federasyon Kürdistan özgülünde bir ileri adım olmakla birlikte kısır bir döngüdür. Ulusal özgürlük ve bağımsızlığı tam sağlamaz. Kürdistan koşullarında, sömürgeci devletin uluslararasında yeniden müttefikleriyle bütünleşmesi, iç istikrarını sağlamasıyla beraber “özerklik” soykırımı tehlikesini içinde barındıran ciddi bir handikaptır. Onun için Kürdistani güçler doğrudan masaya Kürdistanın bağımsızlığını sürmelidirler.
Umudumuz, gelinen noktada aynı hatada ısrar edilmez. Unutulmaması gereken hatalar kimseyi başarıya götürmez.

Yeni Yorum yaz

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.

Category