Skip to main content
okuma zamanı
dakika
okunmuş

AFRİN HADİSESİ, NE YAŞANDI?  (Muhtemel gelişmeler)

Tue, 03/27/2018 - 23:32
1 comment

AFRİN HADİSESİ, NE YAŞANDI? 

(Muhtemel gelişmeler)

 

M. Müfit

 

Türk devlet barbarliği 60 günde ancak  Afrin’i işgal edebildi. Bütün askeri yüklenmeye karşin Afrin, iddia edildiği gibi iki günde düşmedi; sinirli olanaklara rağmen YPG’nin yiğit direnişi sayesinde barbarlik ayak sürttü, güçler arasindaki büyük eşitsizliğe karşin ulusal direniş sonuna kadar devam etti. 

 

 

Afrin’de askeri yenilgi yaşanmadi yani Türk devleti askeri zafer elde edemedi; yaşanan «geri çekilme» tamamiyla siyasi bir muhteva taşimaktadir. Ne var ki, bu «geri çekilme» siyaseti Afrin’e ve «Rojava Kürdistan’ina kisa sürede onarilmasi mümkün olmayan çok ağir bedele mal olmuştur;  Afrin, demografik planda nufusunu kaybederek yoğun bir biçimde göçe zorlanmiştir. Türk devleti de zaten bunu istemekteydi; Afrin’i kadim Kürd nufusundan arindirmak. Böylece Türk devleti, Afrin’i işgal ederek ilhak etmenin yolunu açmiştir. 

 

 

İnsanlik, utanç verici bir konuma düşerek Türk devlet barbarliğini engellemeye kalkişmamiştir. Herkes kendi çikarlarini ön plana alarak Kürdleri Türk barbarliğinin insafina terk etti. Buda bir tarafa yazilarak, Kürdlerin başka türlü siyaset yapmalari için bilince dönüşmelidir. 

 

 

Türk devletinin işgaline karşi direndiği için destekledigimiz YPG, Afrin’de sivil halkin bölgeyi terk ederek katliamdan kaçmasinin yolunu açmiştir. Direnişçi güçler Türk işgalcilerinin şehir merkezine girmeden önce alani terk etmeleri bir çok boyutta tartişmalara yol açmiştir. Net bilgiler olmadiğindan bir takim fikirler yürütmek zor olmasina karşin «İmrali»dan şehrin terk edilmesinin istendiği söylentileri dolaşmaktadir. PKK’nin Kandil’deki önderlerinin açiklamalari bu mevzuatta bir takim ip-uçlari vermektedir. Her halükarda, dişardan müdahalenin doğru olmadiği bir daha ispatlanmiştir. Afrin, PKK’nin sahip olduğu handikaplarin, yikici ve dağitici siyasetinin kurbani olmuştur.  

 

 

Türk devletinin, Cerablus’u işgal etmeden çok önceleri Rusya ve İran’la pazarliklar yaptiği anlaşiliyor. Astan’a görüşmelerinde bu pazarliklar devam etmiştir. «Rojava» Kürdleri, ne yapilan pazarliklarin nede oynanan oyunlarin farkina varamadilar, «Kandil’in» etkisi altinda  Ruslara ve Iran’a «güvenmekle» hata yaptilar. Sonuçta «Rojava» Kürdleri, kendilerine, kendi realitelerine uygun bir yol bulmamanin zaaflari içinde Afrin’i kaybettiler. Bu kaybediş hiç süphesiz bütün Kürdlerin, Kürdistan’in kaybi olmuştur.

 

 

Afrin trajedisi yaşanirken, Kürd kani üzerinden uluslararasi diplomasi trafiği ve pazarliklar da devam etmiştir. Belli ki, Ortadoğu’da «siyasi kartlar» yeniden dağitiliyor, her şey yeniden «düzenlenecek», durum bunu gösteriyor. Güçler arasi ilişkiler, bütün karmaşikliğina karşin yeni çatişmalara doğru evrilmenin sinyallarini vermektedir. Ama kisa sürede sonuçlar beklemek de doğru olmayacaktir.

 

 

Rusya’nin «Suriye sorunu» üzerindeki hegemonyasini ABD, «rojava Kürdistan’i» sayesinde  kirarak kendisine yer açmiş bulunuyor. Bu ayni zamanda Suriye’deki Rus ve İran varliği üzerinde baski kurmak anlamina geliyor. ABD bunu savaşçi Kürd güçlerine borçludur. Bundan haraketle şunu ifade etmek mümkündür; Afrin «düştü» ama Kürdistan’in rojavasinda YPG’nin ulusal kurtuluş direnişi ve var olan siyasi  darlik ve handikaplara raşmen devletleşme süreci devam edecektir. O bakima, bu süreç desteklenmelidir. 

 

 

Bir çok vatansever, Afrin ve Kerkük karşilaştirmasi yaparak her iki hadiseyi nerdeyse aynileştirmektedirler. Oysa ki, benzerlikleri çağriştiracak gelişmelerin yaşanmasina rağmen  her birisi Kürdistan’in birer parçalari olma dişinda, siyasi koşullari ve etki alani bakimindan ayni değildirler. Ne var ki, her iki hadiseyi, tespit yapma darliğina düşmeksizin sadece «ihanet» diskuruyla izah etmek mümkün değildir. 

 

 

Güney Kürdistan ve özellikle Kerkük petrolleri üzerindeki girişimlerden ve hesaplardan, ABD ve İngiltere’nin müdahaleleri sonucu tecrit edilen Türk devleti, Suriye’de ayni akibeti yaşamamak için Ruslarla anlaşarak Afrine saldirdi. Böylece, Kobane sinirindan Hatay’a kadar olan Kürdistan toprağini işgal etmekle Suriye siyasi pazarliklarinda kendisine yer açmiş oldu. Sahip olduğu jeopolitik konumunu kullanarak iki ipte oynayan Türk devleti, hem ABD ve hem de Rusya ile diplomatik pazarliklari sonucu, ayni zamanda fiili güç kullanarak da Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin gelişmesini ve devletleşmesini engellemeye çalişmaktadir. 

 

 

Bütün hadise, Kürdlerin nasil hareket edeceğine, hangi politikalarla ayakta kalmayi sağlayabileceğine ve Afrin’de olduğu gibi kendini ezdirmeden bu badireden nasil kurtulacaklarina bağlidir. 

 

 

ABD ile İran kapişmasi Kürdistan’in güneyi ve rojavasi için yararlanilabilecek yeni bir takim olanaklar ve imkanlar ortaya çikarabilir. Bundan hareketle, güçler dengelerinde ve çatişmalarinda kolay bir «yem» olmamak için saflar iyi seçilmeli, hesaplar daha iyi yapilmalidir. Rusya’yi arkalamiş olan Iran ve Türk devletleri gibi ezeli düşmanlar, tarihten gelen bütün karşitlik ve düşmanliklarina rağmen Kürdistan davasina karşi birlikte hareket etmelerine karşi son derece dikkatli olunmak zorunluluğu vardir. Çikiş yolu, bu gün, ortak çikarlar gereği ABD ve Avrupa devletleriyle işbirliği yapmaktan geçiyor. 

 

 

Kürdistan’in rojavasinda bu günden sonra başari elde etmenin koşulu «ulusal birlik» şartina bağlanamaz. Ne yazik ki, doğru olmasina karşin bu güne kadar milli birlik sağlanamadi ve bölgemizdeki gelişmeler Kürdlerin kangren olmuş milli birliğinin kurulmasini beklemiyor. 

 

 

Yinede önerimizi tekrarlamakta yarar var; güney Kürdistan’daki hatalari tekrarlamamak ve «iki başli» bir durum yaratmamak için PYD/YPG bütün siyasi parti ve örgütlerin varliğini taniyarak saygi göstermeli ve bunu siyasi prensip olarak kanunlaştirmalidir. Buna mukabil olarak, ENSK Türk devletiyle olan bütün bağlarini koparmali, «Roj peşmerge» güçleri ise YPG’ye katilma karari almalidir. Bir ülkede iki askeri gücün varliği hem olanakli hemde doğru olmadiğindan dolayi en selametli yol budur. Böylece çevre düşman devletlerinin siyasi ve askeri manipulasyonlari ve iç çatişmalari teşvik eden komplolari engellenmiş olunur. Şayet bu sağlanamayacaksa, her kesin siyasi varliğina, yaşama hakkina saygili olmanin tartişilmaz önemine rağmen, mevcut olan güçlerle yani YPG ile ne yapilacaksa yapilacaktir. 26.03.2018

 

 

M. Müfit  

 

Yeni Yorum yaz

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.