Pîremêrd, Xalid Begê Cibrî ve Saîdî Kurdî(Nursî)(2)
Aso Zagrosî
İttihat ve Terakki ve daha sonra artıkları olan Kemalistlerin resmi tarihlerinde „31 Mart Vakası“ olarak geçen olaylarla Bediüzzaman Mela Saîdî Kurdî ve Pîremêrd’in doğrudan ilişkileri olduğu biliniyor.
Türk resmi tarihçileri tarafından „gerici“, „ajan“ „darbeci“ ve hatta „bölücü“ olarak değerlendirilen ve „31 Mart Vakası“ olarak adlandırılan olay „İttihadi Muhammedi Cemiyeti“ ile doğrudan ilişkisi vardır.
İttihadi Muhammedi Cemiyeti 1909 yılının başlarında Derweş Vahdeti önderliğinde İttihat ve Terakki karşıtı, anayasal, reformcu ve dinsel bir yapı olarak ortaya çıkıyor. Derweş Vahdeti yönetinde Volkan adı altında bir gazete çıkarıyorlardı. Volkan gazetesinin 75. Sayısında yayınlanan Nizamname ve yönetim kadrosuna bakıldığı zaman Bediüzzaman Mela Saîdî Kurdî ve Pîremêrd bu oluşumun İdare Meclisinin üyeleridirler. Bu yönetime bakıldığı zaman Mela Saîdî Kurdî, Bediüzzaman Mela Saîdî Kurdî ibni Mirza, Pîremêrd ise Muderrislerden Tofiq Efendi ismiyle yer alıyor.
İttihadi Muhammedi Cemiyeti 4 Nisan 1909 tarihinde Ayasofya Camisinde büyük bir kitlenin hazır bulunduğu bir ortamda kuruluşunu ilan ediyor. Derweş Vahdeti ve Bediüzzaman Mela Saîdî Kurdî ibni Mirza bu toplantıda birer konuşma yapıyorlar ve mevlit okunuyor. Ayasofya’daki bu toplantı İttihadi Muhammedi Cemiyeti için tam bir boy gösterisi oldu.
Derweş Vahdeti Volkan gazetesinde o töreni değerlendirirken: „Saat dört sıralarında medrese talebeleri önlerinde Bediüzzaman Said-i Kürdî Hazretleri olduğu halde geldiler. Kendilerini dış kapıda karşıladık. Hazret-i Kürdî bizi görünce dayanamadı. Sanki iki âşık ve maşuk (sevilen) kavuşur gibi birbirimize sarıldık. El ele verdik ve camiye girdik. Medrese talebelerinin başlarındaki sarıklar nur gibi beyaz, çiçek gibi ruha rahatlık veriyordu. Hele bunlardaki dini terbiye kendilerine başka bir güzellik bahşediyordu. Hazret, yani Bediüzzaman, Bedi-i âlemi İslâmiyet, o Kürt elbisesiyle, o meşhur Kürt tavrı ile daima belinde taşıdığı hançeriyle, inanmış olarak kürsüye çıktı ve bir nutuk söyledi…” diyor.
Mela Saîdî Kurdî ve Pîremêrd Volkan gazetesine yazılarıyla katkıda bulunuyorlar. Pîremêrd, Mela Saîdî Kurdî ile ilgili anılarında “onun makalelerini ben yazıyordum. Çünkü elyazmaları okunmuyordu. İkincisi Türkçeyi tam olarak bilmiyordu, sonraları öğrendi” diyor. Pîremêrd, Mela Saîdî Kurdî Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi ve Volkan gazetesi sürecinde birlikte çalışmışlardı.
31 Mart 1909 askeri darbesi ve isyanı ardından İstanbul bir haftadan fazla “darbeci” ve “isyancı” çevrelerin denetiminde kaldı. Aslında bu isyandan önce 7 Ekim 1908 tarihinde Fatih Camisi imamı Kürd Kör Ali ve İsmail Hakkı adlı başka bir imam önderliğinde İstanbulda 10 binlerce insanın katıldığı bir isyan var ve bastırılıyor. Fatih Camisi imamı Kürd Kör Ali’nin akibeti hakkında net bilgiler yok.. Bazılarına göre idam edildiği ve bazılarına göre ise sürgün edildiği iddiaları var.. Yine İttihati ve Terakki yönetiminin ilk başlarında ve aynı süreçte yaşanan Îbrahîm Paşayî Mîllî önderliğinde gelişen bir direniş var.. Hepsi birlikte okunması ve üzerine düşünülmesi gerekir.
Bu isyan ve darbe girişimi İttihatçıların ve Kemalistlerin “ Hareket Ordusu” dediği Selanikte bulunan askeri güçlerin gelmesiyle bastırıldı. Bu güçlerin başında Hüseyin Hüsnü Paşa ve Mahmud Şevket Paşa gibi askeri komutanlar var.. Hangisinin hareketin genel komutanlığını yaptığı hususu hala da çözülmüş değil, ama konumuz olmadığından geçiyorum.
Hüseyin Hüsnü Paşa, din ve isim değiştirerek müslümanlaşan aslen Fransız olan Alman vatandaşı Ludwig Carl Friedrich Détroit yada Türkçe ismiyle Mareşal Mehmet Ali Paşa’nın kızı Hayriye ile evleniyor. Türkiye İşçi Partisine yıllarca başkanlık yapan Mehmet Ali Aybar Hüseyin Hüsnü Paşa’nın torunudur. Ludwig Carl Friedrich Détroit yada Türkçe ismiyle Mareşal Mehmet Ali Paşa’nın diğer kızı Celile ise şair Nazım Hikmet’in annesidir.(
http://paschamd.jimdo.com/geschichte-n/der-pascha-von-magdeburg/ http://www.hurriyet.com.tr/murat-bardakci-31-mart-in-pasasina-isyan-haberini-karisi-vermisti-39249372 )
31 Mart vakası diye adlandırılan darbe ve isyan bastırıldıktan sonra Derweş Vahdeti ve 70 cıvarında harekete katılan insan idam ediliyor. Pîremêrd ve Mela Saîdî Kurdî de bu tutuklananların içindeler.
Pîremêrd anılarında Mela Saîdî Kurdî ile birlikte Meşhur Bekir Ağa bölüğünde tutuklu bulunduklarını yazıyor. Mela Saîdî Kurdî rüyasında Kak Ahmedî Şêxî görüyor. (Kak Ahmedî Şêxî, Şeyh Mahmud Berzenci’nin dedesidir.. O dönemler Kadiri tarikatının en üst şahsiyetiydi. ) Kak Ahmedî Şêx, Saîdî Kurdî’nin rüyasına girerek kendisine ve kendisine müjde vererek “ siz ölmeyeceksiniz, emin yerdesiniz ve yakında serbest bırakılırsınız.” ve kendisine “ bu konuda hapis arkadaşını Pîremêrdi de bilgilendir” diyor.
Saîdî Kurdî ile Pîremêrd Bekir Ağa blokunda farklı hücrelerde bulunuyorlardı.. Saîdî Kurdî, Pîremêrd’in hücresine giderek kendisine Kak Ahmedî Şêx rüyama girdi “ af edilmişsiniz yarın serbest bırakılacaksınız ” dediğini söylüyor.
Kısa bir süre sonra Saîdî Kurdî ile Pîremêrd serbest bırakılıyorlar.
Devam edecek
Aso Zagrosi