Skip to main content
okuma zamanı
dakika
okunmuş

AYASOFYA  KARARI, ANLAMI VE SONUÇLARI

Thu, 07/16/2020 - 10:24
1 comment

Davut Kurun - Hıristiyan ortodoks dinin merkezinin sembolü olan, BM tarafından dünya kültür mirası olarak kabul edilen, 1473 yıllık Ayasofya kilisesinin cami yapılmasına ve 24 Temmuzda ibadete açılmasına karar verildi.
Bu kararın sembolik bir anlamı var. Aslında İstanbul halkının yeni bir camiye ihtiyacı yok.  İslam dünyasında en çok cami,(84684 cami) Türkiye’de var. Anck İstanbul’da Hıristiyanların Ayasofya kilisesine ihtiyaçları var. T.C. vatandaşları olarak inançlarını özgürce yaşıyabilmeleri için ve ayrıca İstanbul’un Ortodoks inanç merkezi olduğu da gözönünde tutulursa Ayasofya’nın onlar açısında önemi daha iyi anlaşılır. Türkiyedeki Prof. etiketli kişilerin gerekçelerine bakıldığında, başka bir gezegende yaşadıklarını zannedersiniz. “Fatih Sultan Mehmet Han’ın kılıç hakkı” ya da “ islami hassasiyetler” gerekçe gösterilmektedir ki, bu gerekçelerin hepsi yanlıştır. “Siz de Endülüs camilerini kilise yaptınız” ya da “Amerikada ve sömürgelerde katliam yaptınız” diyerek, kendi  inkarcı , soykırımcı politikalarını haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Ortaçağ dünyasını örnek almaktadırlar. Oysa kötülük örnek olamaz. Aynı şekilde Kemalistlerin yanlışları hataları  ile kendi yanlışlarını, hatalarını kapatmaya çalışıyorlar.
Daha iyi anlaşılması için konuyu birazdaha açalım.
Osmanlı  döneminde  batı kökenli iki akım vardı. İttihatçılar ile itilafçılar. İttihatçılar askeri darbe ile 1908 de iktidarı elegeçirip, osmanlı devletini bir türk-islam devleti yapmak için Anadoluda Rum, Ermeni, Pontus, Yahudi soykrımına başladılar. Birinci dünya savaşında İttihatçı hükümet yurtdışına kaçınca,Anadoludaki ittihatçı örgütlenmenin başına Mustafa Kemal geçti, İstanbul’da ise İtilaf hükümeti vardı. Anadolu’daki ittihatçı-kemalist hareket , hem etnik azınlıklara, hem komünistlere hem de istanbul hükümetine karşı askeri zafer kazanarak Ankara hükümetini kurdu. Ancak halkın büyük çoğunluğu İ.İnönü’nün de hatıralarında anlattığı gibi, İttihatçı-Kemalistlere  karşı idi. Kemalist hükümet 24 Temuz 1923 de, savaşın galipleri ile, T.C.kuruluş senedi olan Lozan antlaşmasını yaptı. Ancak bu antlaşmanın kamuoyuna açıklanmıyan gizli maddelerine göre “Ankara hükümeti, İngiliz ve Fransızların çıkarlarına zarar vermeyecek, sömürgelerdeki ulusal hareketleri ve sosyalist hareketleri desteklemiyecek, müslüman ülkelerdeki halifelik nüfuzunu engellemek için halifeliği kaldıracak ve seküler batıcı bir devlet kurulacak” ve bu anlaşmanın yürürlük tarihi 2023 de bitecek. Kemalist iktidarlar bu anlaşmaya sadık kaldılar. Nitekim, Cezayir bağımsız devlet olarak, BM e üye olunca, “Fransa’nın iç meselesidir” gerekçesi ile  desteklemeyen tek üye Türk devletidir. 1920 lerde,  Kemalist-ittihatçı diktatörlük, nüfusu 12-13 milyon olan Türkiyede, şehir merkezlerinde konumlanan 300 bin  asker-polis-memur ile hakim olabildi, ancak zamanla nüfus artınca, ekonomi büyünce ve herşeyden önemlisi ikinci dünya savaşında anti-faşist cephe zaferle çıkınca, dünyada demokrasi dalgası gelişti. Türkiye’de ki ittihatçı-kemalist iktidar, itilafçıları yedeğine almak için çok partili sisteme geçti. Ancak DP iktidarı  kemalistleri yedeğine almaya çalışınca 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile karşılaştı. Yerine kurulan AP kemalistlerle daha uzlaşmacı bir çizgi izledi. Daha sonra kurulan, ANAP, DP,MP, MSP, MNP, AKP  vb. Partilerin hepsi itilafçı İstanbul hükümetinin damarından beslenen ve iktidar olan partilerdir. TC. kurucuları olan kemalistler, CHP, bu kesimi yedeğine almaya çılışırken,  iktidar olan bu partiler CHP yi yedeğine almaya çalışmaktadır.
 24 Temuzda Ayasofya’nın  cami olarak ibadete açılmasını bir anlamıda, Lozan ve CHP ye karşı islamcıların bir atağı, rövanşı, olarak görmek gerekir. Ayasofya konusu direk Kürtlerin ve Kürdistan sorunu değil; Kürtler, Kemalistlerin ırkçı , islamcılarında dini fanatizmine  ve sömürgeciliğine karşıdırlar. Kürdistan halkı seküler bir halktır. Ortadoğuda, etnik, dini, kültürel farklılıkları karşılıklı saygı temelinde bir arada tutan Kürdistan dışında başka bir ülke yoktur. Bu anlamıyla islami hassasiyet diyerek diğer dinlere saygısızlık kürdistanda kabul görmez, görmemelidirde. TBMM’de ortak  çıkan karar gereğince 24 Temuz’da Ayasofyada parti liderleri ve Alevi  olan miletvekilleri, açılış törenlerine ve ortak cuma namazı kılmaya çağrılacaklar. Bundan sonraki adım, cemevlerini kapatıp bütün Alevileri, Camiye namaza çağıracaklardır. Son durak halifeliktir ve biat etmeyenlerin tasfiyesidir.
Camilerin minarelerini kendisine mızrak yaparak saldırıya geçen AKP, bütün islami mezhep, tarikat ve cemaatlerin temsilsici  iddiasındadır.  Türkiye’deki bütün dini örgütlenmelerin siyasi temsilcisi olarak, Filistinde Hamas’ın, Mısır’da Mursi’nin, Libya’da geçici hükümetin, Arabistanda Katar’ın müttefikidir. Suriyede ise, IŞID’ın terörist olarak ilan edilmesinden sonra açıktan yardım edemiyen AKP hükümeti, istihbarat aracılığı ile yardım ettiğini dünya devletleri ve bazı türk gazeteleri, belgeleri ile açıklayınca devlet sırrı diyerek bunu haber yapan gazetecileri cezalandırdı. Ancak bu gün IŞID isim değiştirerek Nüsra adıyla İdlib’te Türkiyenin himayesindedir, Kürt güçlerine karşı kulanmaktadır.
AKP, Türkiyede iktidarını sürdürmek için, bütün bu islami Cemaatleri arkasına alarak, müslüman olmayan halklara karşı kin ve öfkesini kusmaktadır. Dünya’da ve bölgemizde giderek yanlızlaşan ve içerdede kitle desteğini kaybeden AKP, Ayasofya kararı ile , müslümanlara zafer olarak sunup desteğini almayı, böylece hem Kütleri hem türkiyedeki muhalefeti zayıflatmayı  amaçlamaktadır. Erdoğan’ın bu hesabını bozacak olan, Kürdistan realitesidir. CHP de eğer Kürdistan gerçeğini  görmez ve kabullenmezse, o da  AKP gibi tarihin cöp sepetine gidecektir.
Bir gerçeği daha vurgulamamız gerekir. Avrupa insan hakları mahkemesinin, Anayasa mahkemesinin, yargıtay kararına rağmen, Türk Hükümeti, Alevilerin  Cemevlerini ibadethane olarak kabul etmemekte direnmekte ve kununsuzluk yapmaktadır. Bu açıkça islami fanatizmdir, demokrasiye,ve hukukun üstünlüğü ilkesine terstir. İslami fanatizm, kendisi dışındaki bütün din ve inançları yok saymak ve müslümanlaştırmaktır. Kaldı ki, islam da kendi içinde bir çok mezhep, tarikat ve cemaatlere ayrılmıştır, demokrasinin zerresi yoktur.
Ermeni Grogeryan kilisesinin 85. Patriği Sahek Maşalyan diyorki “ Ayasofya ibadete açılsın. Hırıstıyanlara da bir alan tahsis edilsin. Dünya dinsel barışımızı olgunluğumuzu alkışlasın. Dünyanın kurtuluşu haç ve hilal ittifakı ile olur. Böyle bir barışı dünyaya armagan etme onuru T.C devletine yakışır”.  Patrik Maşalyan olmayan duaya amin diyor.  Bu durum Grogeryan klisesi ile Ortodoks kilisesi arasındaki çelişkiden mi, yoksa islami hassasiyetin hışmından korunmak güdüsü ile mi söylendi. Tarihte,  Ermeni ulusu ve grogeryan kilisesinin başına gelen felaketleri hatırlatmak yeterlidir kanısındayım.
14.07.2020

Yeni Yorum yaz

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.

Category