Şêxê Min! Mîrê Min: Şêx Mahmud! | Aso Zagrosi
Bundan 62 yıl önce 9 Ekim 1956 tarihinde Kürdistan Kralı Şêx Mahmud Bağdat’ta vefat ve cenazesi Suleymaniye getirildi.. Şêx Mahmud’un cenazesi Suleymaniye getirildiği zaman binlerce Suleymaniyeli sokaklara dökülerek Krallarının tabutunu karşıladılar.. Irak devleti göstericiler üzerine ateş açtı Kürd sanatçısı Reşol’un eşi Exter bu esnada şehid oldu, bir dizi insan yaralandı ve tutuklanmalar oldu..
Bundan 12 yıl önce .. Şêx Mahmud’un ölümünün 50. Yıldönümünde yayınladığım makalemi yeniden yayınlayarak ölümsüz Kürdistan Kralı Şêx Mahmud’u saygı ile anıyorum.
Aso zagrosi
Dün senin vefadar oĝulların ve kızların senin ve Baban Kürd Hükümetinin siyasal ve kültürel başkenti, direniş ve kurbanlar şehri olan Suleymaniye’de toplanarak seni ölümünün 50.yıldönümünde andılar.Senin ölümünün 50.yıl kutlama törenlerini hazırlayan komisyon üyesi Dr. Kemal Fuad bu kutlamaların tam gününde yani senin öldüĝü gün olan 09.10.56‘de yapılmayışından dolayi hazır bulunanlardan özür diledi.. Ama tüm eksikliklerine raĝmen senin evlatların ve torunların sana layik, senin başkentinde ve özgür bir Kürdistan’da sana karşı minetdarlıklarını göstermek için 23 Aralık günü törenleri resmi bir şekilde başlattılar…. 23,24 ve 25 Aralık günleri bir bir çok sosyal ve siyasal bilimci, senin Kürdistan Kralı olarak hüküm sürdüĝün o kısa döneme ait , Kürdistan Hükümetini, eĝitim politikanı, kadınlar ve gençler sorununu, Kürd basınını, o dönem yürütmüş olduĝun diplomatik çabalarını ve Ingilizlere karşı dirinişinin de içinde olduĝu süreci çok kapsamlı bir şekilde irdelemeye çalışacaklar.
Mîrê Min, Senin ölümünün 50.yıl dönümünde sana karşı tüm dünya Kürdleri adına vefa borcunu ödemek için, Irak Devlet Başkanı Mam Celal Talabani , Kürdistan Başkanı Kek Mesud Barzanî adına , Başkan yardımcısı Kosret Resul Ali, Başbakan Yardımcısı Ömer Fettah, Kürdistan Parlamentosu Başkanı, Adnan Mufti, PDK Politbüro Sekreteri Fazil Mirani ve diĝer Kürdistan siyasal partilerinin temsilcileri de hazır bulundular..
Mîrê Min, senin ölümün üzerine tam yarım asır geçti.. Ama, sen tüm dünya Kürdlerinin kalblerinde, bilinçlerinde hep büyüdün…Çünkü sen bizim sevgili Kürdistan’ın 20.yüzyılda ilk kralıydın.. Senin kızların ve oĝlanların sana layik olmak için büyük kavgalar ve bedeller verdiler.. Son 50 yıllımız çok kanlı geçti… General Barzani 1961 yılında Büyük Eylül devrimini başlatarak Güney Kürdistan’ın bir çok büyük şehrini özgürleştirdi…. De facto bir Kürdistan devleti ortaya çıkmıştı.. Ama, general Barzanî’ye destek veren Amerika, Iran ve Israil 1975 yılında Kürdleri Irak rejiminin merhametine terkettiler.. O dönem ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissenger idi.. Kürd devrimiyle ilişkisi vardı.. Ama o, aynı zamanda Iran ve Irak arasında Kürdlere yapılan ihanet antlaşması olan Cezayir Antlaşmasını hazırlayanlardan biriydi.. Kissenger o günden sonra bir daha Kürdlere görünmedi.. Büyük Kürdistan Devrimi Kissenger’in yürütmüş olduĝu politikaya kurban gittikten sonra Genaral Barzanî hastalıĝından dolayi Amerika’daydi.. Kissenger ona orada da bir daha görünmedi…Bugün Kürdistan Başkanı ve aynı zamanda General Barzanî’nin oĝlu olan Kek Mesud’a sormuşlar: „Bu dünyada en çok kime kızgınsınız?“ Kek Mesud’ûn cevabı: „Henry Kissengere“ olmuştu..Sen Kek Mesud’u şahsen tanımazsın.. Sen yaşama gözlerini kapatıĝın zaman o hâlâ 10 yaşlarındaydi… O, Kürdistan Demokratik Cumhuriyeti Pêşewa Qazî Muhamed başkanlıĝında ilan edildiĝi ve Kürdistan bayraĝı göklere çekildiĝi zaman 1946 yılında dünyaya geldi…Mîrê Min, Sen Genaral Barzanî’nin 1958 yılında SSCB’den Baĝdat’ta görkemli törenlerle geri dönüşünü de yaşamadın…. Senden sonra, Eylül Devriminin yenilgisinden sonra Kürdler yine boş durmadılar.. Kürdler, kısa süre içinde kendilerini toparlayarak geçen yüzyılın ortalarında Yeni Devrimi başlatılar… Irak Baas rejimi Kürd milletini tarih sahnesinde ortadan kaldırmak için sistemli bir soykırıma girişti.. Enfal operasyonları adı altında 200 000 cıvarında Kürd yokedildi.. 4000 Kürd yerleşim birimi yerle bir edildi.. Helebçe ve başka Kürd yerleşim birimlerine karşı kimyasal gazlar kullanıldı……
Evet Mîrê Min senden sonra senin diyarında bize soykırım yapıldı…Ama, 1991‘de Irak Baas rejimi çaĝın en büyük soygunu olan Kuveyti işgal etmeye kalkınca her şey deĝişti.. Başını ABD ve Ingiltere’nin çektiĝi batılı güçler Irak’a karşı savaşa girişince, Kürdler ayaklandı ve Kürdistan’daki tüm Arap sömürgeci kurumlarını yok ettiler.Kürdler bu büyük ayaklanmaya RAPERÎN diyorlar.. Bu Raperine sadece Kürd yurtseverleri katılmadı, yıllarca Baas rejimine Caşlık yapan Kürdlerde katıldılar… Yani kısacası tüm Kürd kesimleri, sınıf, tabaka ve aşiret farkı gözetmeksizin Arap zorbalıĝıa karşı isyan ettiler.. Güney Kürdistan’ın büyük yerleşim birilerini ve senin uĝruna hiç bir tavize razı olmadıĝın Kerkük’ü de kurtardılar..Ama, Kürd düşmanları, senin uĝruna büyük bedeller verdiĝin ve Ingilizlere karşı islam kardeşliĝi adına yardımına koştuĝun kesimlerde dahil tüm islam ülkeleri Kürdleri bir kaşık suda boĝmak için çabalarını seferber ettiler.Onlar, Kürdistanı sömürge statüsünde tutmakla yetinmiyorlar… Kürdistan’da çıkan yeraltı ve yerüstü zenginlikleri talan ederek ve satarak elde ettikleri askeri malzemelerle Kürdleri yoketmeyi kutsal görev olarak önüne koymuşlardı/ koymuşlar. Tüm Arap ve Islam ülkeleri ABD ile olan ekonomik, siyasi, diplomatik ve askeri ilişkilerini kullanarak Kürdleri Saddam katilinin merhametine bırakmayı saĝladılar..1991 savaşında yıkılmayla karşı karşıya kalan Saddam rejimi uluslararası çıkar grupların çok yönlü karanlık ilişkileri neticesinde iktidarda kaldı ve özgürlükleri için ayaklanan ve ülkelerine özgürleştiren Kürdler ise kimyasal silahların korkusunda yüzyılın en büyük göçünü gerçekleştirdiler.. Işte o dönem ABD’nin Dışişleri Bakanı olan ve bugünde anti Kürd „Baker ve Hamilton Raporuyla“ ortaya çıkan James Baker, „reel politika“ ve „pragmatizm“ adına o dönem yaşanan Kürd felaketinin baş mimarlarından biriydi..Evet Mîrê Min tam 1991 Körfez savaşı esnasında tüm dünya kamuoyunun gözlerini diktiĝi ve kilitlendiĝi Ortadoĝu’da Kürdler, genç, yaşlı, kadın, erkek ve canlı tüm hayvanlarıyla bir millet olarak milyonların yürüyüşüne çıktı…Tam 20.yüzyılın son on yılında ve kameraların eşlıĝinde bir millet trajedi yaşıyordu..James Baker, ABD Dışişleri Bakanı olarak o dönem Beyaz Saraya verdiĝi bir bilgide „bir insani trajedi yaşanıyor.. Eĝer bir çözüm bulmasak siyasal bir trajediye dönüşür“ diyor.
Mîrê Min, bugün büyük bedellerle Kürdlerin elde ettiĝi kazanımları yok raporuyla yok etmek istiyen James Baker o dönem dahi Kürd meselesinin siyasallaşmaması için çaba harcıyordu. Nasıl bugün „Kürd uluslaşmasını Türkiye, Iran ve Suriye için tehdit“ olarak görüyor ve onlara karşı sopa olarak gösteriyorsa ö dönem de aynı şeyi yapmıştır..Ama, Mîrê Min o dönemler büyük ölçüde geride kaldı… 2003 yılında Saddam kanlı rejimi yıkıldıktan sonra, Kürd siyasal kadroları ulusal, bölgesel ve uluslararası arenada siyasal aktörler olarak ortaya çıktılar.Bugün Güney Kürdistan, Arap ve Islami cehnemi ortamında tam bir cennet durumundadır. Kürdler arasındaki „kurdkûji“ savaşı olan iç savaşı mezara gömdük.. Bizim bugün bir hükümetimiz, bir parlamentomuz, bir Kürdistan Ordusu, polisi ve bir Başkanımız var … Saddam’ın kanlı rejiminin yıkılmasından sonra Kürdistan’ın yeni yapılanmasında çok büyük ve ciddi adımlar atılırken Irak Arapları birbirlerinin kafasını kesiyorlar, camilerini bombalıyorlar..Herkesin herkesi vurduĝu bir ortamda , „kurtarıcı“ olarak Irak’a gelen ve gidip Birleşmiş Milletlerden „işgalcı“ diplomasını alan ABD’nin aklı karışmaya başladı ve bölgede dost ve düşmanları karıştırdı.. Irak’taki iç savaşın ve huzursuzlukların kaynaĝı ve destekleyicisi olan Türkiye, Iran, Suriye ve Suudi Arabistan gibi devletler, Irak’ta durumu stabilize etmek için James Baker ve komisyonu tarafından kurtarıcı olarak görülüyorlar…Baker’in Nazilerin Yahudileri kurtarma önerisi karşısında Kürdlere haklı olarak çılgına döndüler. Ama, ABD Başkanı Bush daha şimdiden Baker raporunun bazı hususlarına çekince koydu.. Baker’de baĝırıyor „Bizim rapor bir bütündür, bir meyva salatası deĝil, bunu seviyorum, şunu sevmiyorum demek olmaz“ diyor.. Ama gerçektende Baker raporu soĝuk savaş buz dolabına konulmuş ve zamanı geçmiş ve hatta öldürücü meyvelerle yapılı bir salatadır.. Bırakın bu salata içinde bir şeyler seçerek yemek, hepsini toptan tarihin çöp sepetine atmak gerekir.
Mîrê Min,Senin yarım asırlık ölüm yıl dönümünde yan yana gelenlerden biri Mam Celaldır. O, Irak tarihinde demokratik bir şekilde seçilen tek Cumhurbaşkanıdır.. Ama, Irak denilen bir devlet yok.. Irak Hükümeti Baĝdat’ta Amerika’lılar tarafından korunan „Yeşil Bölge“dedir.. Bu mezhep hükümetinin Irak ve Kürdistan genelinde iktidarı olmadıĝı gibi „yeşil bölgede“ de iktidarı yok.. Çünkü, orası da Amerikalıların kontrolundedir.Sen daha biliyorsun bu devlet nasıl kuruldu.. Kürdistanı Irak‘ a zorla baĝlamak istedikleri zaman ilk karşı çıkan sendin… Ingiliz deve sırsında Irak’a bir kral getirdikleri zaman ilk restoyu çeken de sendin.Bugün de Kürd düşmanları Kürdlerin özgürleşmesinden ve kendi devletlerini kurmasından korktukları için daĝılan ve paramparça olan Irak’ın birliĝini zorla empoze ediyorlar..Mîrê Min eĝer Kürdler olmamış olsaydı, çoktan bu Irak paramparça edilmişti… Belki 3 devlet deĝil daha fazla devlet çıkarırlardı..Tüm bölge devletleri bizden, yani senin torunlarından korkuyorlar..Bir yandan Kürdistanı işgal eden devletler işgal ettikleri Kürdistan bölgesindeki yada parçasındaki Kürdlerin varlıĝını yadsırken, diĝer taraftan Güney Kürdlerin özgürlüĝünden, devletleşmesinden Arzail görmüşce korkuyorlar.. Açık ileri sürdükleri gerekçede „bizim Kürdlere“ kötü örnek olacaklar diye.
Mîrê Min,Sen haklıydın kendini tüm Kürdlerin kralı ilan etmekle.. Çünkü, Kürdistan’ın herhangi bir parçasının sorunu gündeme geldiĝi zaman, herkes Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürdleri düşünüyor… Onların reaksiyonunu, istemlerini ve davalarını düşünüyor. Kürdistan’ın her hangi bir parçasına yönelik bir adım atılmak istenildiĝinde Kürd dünyası üzerine nasıl bir etki yapacak diye düşünülüyor ve hesaplanıyor.. Çünkü, Kürdistanı davası bir birinden izole edilmiş, dünyanın dört bir yanına daĝılmış ve hiç bir yerde aritmetik çoĝunluĝu teşkil etmeyen bir milletin veya etnik grubun sorunu deĝildir.. Kürdistan’a işgalciler gelmeden binlerce yıl önce yine bu topraklarda yaşıyan, suni sınırlarla zorla birbirlerinden ayrılmalarına raĝmen hep aynı rüyaları gören ve aynı idealler peşinde koşan, binlerce yıla yayılan derin ve tarihsel bir kültüre sahip olan, aynı yazgıyı ve aynı toprakları paylaşan Kürd milleti dim dik ayakta olduĝundan dolayi korkuyorlar..
Mîrê Min,Dün seni ölümünün 50. Yılında anma toplantısında Mam Celal, Kosret Resul, Dr. Kemal Fuad, Adnan Mifti ve Rauf Osman birer konuşma yaptılar..Ben Mam Celal’ın uzun konuşma tekstini okuduĝum zaman, Mîrim hakkında, Kürdistan Ulusal Kahramanı Şêx Mahmud hakkında ancak böyle bir makale yazılabilinir veya ancak böyle bir konuşma yapılabilinir diye düşündüm..
Irak devletinin tarihinde Kürd kimliĝiyle ve demokratik kanallarla seçilen tek Cumhurbaşkanı, Mam Celal Talabani, senin Nalilerin, Salimların, Kurdîlerin, Bêkeslerin, Pîremerdlerin, M. Emin Zekilerin, Yamulkilerin ve Babanların diyari olan Suleymaniye şehrine kuş bakışı bakan heykelinin açılışında çok uzun ve anlamlı bir konuşma yaptı..Nasıl biz bugün senin yarım asırlık ölümünün yıl dönümünü anıyorsak, Mam Celal’da yarım asırdan beri Kürd davası için, Kürdistan halkının özgürlüĝü için kavga ediyor…Mam Celal yarım asırlık bir mücadele neticesinden Zagros Daĝlarından Zulmün Sarayı olan Baĝdat Cumhurbaşkanlıĝı sarayına yerleşti…O, ihtiyar bir delikanlı olarak korkunç bir enerjiyle hâlâ bir makine hızıyla çalışabiliyor ve konuşabiliyor..Mam Celal, senin heykelinin açılış konuşmasında çok önemli bazı hususlara deĝindi..Mam Celal konuşmasının tam başında :
„Bizim yaşadıĝımız bu çaĝda Krallarının iyiliklerini ve güzel şeylerini anlatan halklar çok azdır. Tam tersine halklar Krallarına karşı devrimler yaptılar ve heykellerini yıktılar. Fakat bizim Kralımız, Kürdistan Kralı, Kürdistan halk kitleleri tarafından seçilen ve kabul edilen biriydi. Kürdistan Kralı, özgür ve şerefli her Kürdün kalbinde yaşıyor.. Kürdistan’ın her köşesinde o iyilikleriyle anılıyor. Çünkü Kralımız halk kitlelerinin kalbinden kopup gelmişti. Çünkü, bırakın kendisine karşı devrimi başlatmayi, kendisi Kürdistan’ın kurtuluşu için ve Kürdistan halkının doĝal haklarının elde edilmesi için devrimi başlatmış ve kendisi devrimin önderiydi. Ölümsüz Şeyh Mahmud, kendisi doĝrudan mücadeleye ve aslanca saldırılara katılmış, direniş içinde yer alan önderlerden biriydi.. ‚Berde Qehraman‘(Şeyh Mahmud’un yaralandıĝı ve esir düştüĝü kayanın ismi- KM) bu gerçekliĝin tanıĝıdır. Kralımızın kendisi en önde, en ön siperde Ingiliz işgalci güçlere karşı savaştı ve yaralandı. O, Ingilizler tarafından esir alınana kadar o kayanın altında kaldı.Ölümsüz Şeyh Mahmud, halkın Kralıydı. O, Kürdistan halkının tüm kalbiyle sevdiĝi bir Kraldı. Halkımızın tarihi ona altın bir sayfa ayırmıştır………………………….. Şeyh Mahmud bu halkın bir evladıydı, halkın içinde ve birlikte yaşamış ve hemde ona önderlik etmişti.. Açıktır ki Şeyh Mahmud gibi bir kahraman Kürdistan halk kitlelerin baĝrından kopup gelmişti“ dedi..
Mîrê Min daha sonra Mam Celal uzun bir şekilde ailenizin iki boyutu üzerine, dinsel ve ulusal yanlarına vurgu yaptı.. Babanlar dönemine hâlâ Qelaçolan başkent olduĝu dönemde Şêx Nodî’den daha sonra başkentin Suleymaniye taşınmasından sonra Kak Ahmedi Şêxe vurgu yaptı..Diĝer boyuta, ulusal yana geldiĝi zaman Mam Celal senin Kürd ve Kürdistan için yürütüĝün direnişden ve mücadeleden söz etti..Yine sözü Mam Celal’a bırakalım: „ Şeyh Mahmud’a yapılan ikinci etkide Kürdlüktü…. Şeyh Mahmud Kürd ve Kürdistan için mücadele etmiş ve bu uĝurda her şeyini ortaya koymuşmu. Bir kaç kere yaşamını tehlike sokmuştu. Bundan dolayi Şeyh Mahmud’un Kürdistan’ın çapında özel bir yeri var diye bilirim. Halkımızın tarihinde o bir kahraman olarak, bir devrimci olarak, bir önder olarak ve başka bir mücadele biçiminin kurucusu olarak öne çıkıyor ve onurlu bir yer alıyor. Yeni dönemde işgalcilere karşı devrimi başlatmada Şeyh Mahmud’a gidiyor. O, işgalcilere karşı ilk ayaklanmayi direniş ve kurbanlar şehri Suleymaniye’de başlattı, sonradan esir düştü..Şeyh Mahmud, kendi düşünce ve inançlarına hep baĝlı kaldı. O mahkemede cellatlarına karşı aslanlar gibi kalkarak şöyle demişti: ‚Sizin beni mahkeme etme hakınız yok. Siz işgalcısınız ve ben halkımın kralıyım.. Benim milletimin beni sorgulama hakı var‘… Kürdistan kralına idam cezası verildiĝi zaman da gülerek kararı karşılamıştı…………………………… ingilizler mahkemeyi anlatırlarken:‘ Mahkemede öyle kahramanca ve cesurca davranıyordu ki, mahkemenin yönetiminde esas rolu almıştı“ diyorlardı.
Şeyh Mahmud Hindistan’dan geri döndükten sonra yine kendi programı çerçevesinde faaliyetlerini sürdürdü. O dönem Ingilizler onun için bir idare tesis etmek istiyorlardı. Fakat Ingilizler bu idarenin kendi elleri altında, kendi yönetimleri altında ve her şeyin kendi kontrolleri altında, ama Şeyh Mahmud adına olmasını istiyorlardı. Bu gelişmelere ilişkin biraz nükteli bir anlatım var. Deniliyor ki, Şeyh Mahmut Kürdistan kralı olduktan sonra Ingilizler kendisine bir müsteşar atadılar. Şeyh Mahmud Müsteşara : Senin görevin ne benim görevim ne? diye sorar. Müsteşar kendisine: ‚Sen Kralsın, ülkenin büyüyüsün, her şey senin adına çıkar, ülkenin hakimiyeti senin ve sen ülkedeki iktidarın sembolusun‘ diyor.. Şeyh Mahmud Müsteşara ya senin görevin nedir? diye sorar: Müsteşar: ‚Bakanları, yöneticileri, askeri yöneticileri vs atamaktır‘ diyor. Şeyh Mahmud başındaki tacı çıkarıp Müsteşarın başına geçiriyor ve kendisine kardeş sen Kürdistan Kralı ol, ben de senin Müsteşarın olayım diyor“.…..
Mîrê Min,Daha sonra Mam Celal, senin döneminde, yönetininde ve tüm çabalarına raĝmen Kürdistan ulusal hareketinin başarıya ulaşmamasının nedenleri üzerine duruyor ve o dönemdeki, iç ve uluslararası koşullara baĝlıyor… O dönemdeki Kürd toplumundaki toplumsal gerilik, eĝitimsizlik, hareketi sürükleyecek bir sınıfın yokluĝu ve aşiret yapılanmasının oynadıĝı negatif rolle deĝiniyor.Mam Celal konuşmasına devamla: „ Kürd halkı vefalı bir halktır. Kürd halkı ne kendisine yapılan kötülükleri, ne mücadele eden evlatlarını ve nede önderlerini unutur.Bizim milletimizin saflarında çok büyük önderler ortaya çıktılar. Fakat, ne yazık ki o dönemdeki somut ve özel koşullar başarılı olmalarına yardımcı olmadı. Bugün bizim elde ettiĝimiz başarılar ve gerçekleştirdiĝimiz umutlar, onların mücadele ve çabaları sayesindedir. Onlar, bizim bu yolumuzu kanlarıyla ve kahramanca şehid düşerek aydınlatmışlardı. Onlar bize özgürlük ve demokrasi yolunu göstermişlerdi. Onlar, mücadele ve çabalarıyla böyle bir günde bizim Kürdistan halk kitlerininin haklarını elimizden geldiĝi ölçüde elde etmek için bir dizi etmeni birleştirmişlerdi. Unutmamalıyız ki o dönemdeki önderlerimiz, bugün ki önderlerimizden daha büyük, daha ulu ve daha cesurdular. Şu gerçekliĝi de unutmamalıyız ki, eĝer onlar bugün bizim gibi başarı elde edememişlerse, bu onların eksikliklere sahip olduĝundan dolayi deĝil, belki var olan o dönemin somut ve özel koşulların eksikliĝinden kaynaklanıyordu. Işgalci güçlerin sayısal yapılanması, Kürdistan halkı durumu, iç ve dış sebepler Kürdistan halkının lehine deĝildi, iç koşullarda uygun deĝildi.. Bundan dolayi ölümsüz Şeyh Mahmud, Kürdlüĝün gökyüzünde parıldayan ve sönmeyen bir yıldız olarak kalacaĝını, her zaman bize, önderlerin halk kitlelerinin hizmetinde olmaların, en önde olmalarını , halkın içinde ve halkla birlikte yaşamaları gerektiĝini ve halk için ölmeleri gerektiĝi gerçeĝini gösterecektir.“
Mîrê Min,Mam Celal senin ölümünün 50.yıldönümü vesilesiyle yaptıĝı konuşmanın devamında senin yaşadıĝın dönemde Kürdistan halkının dış dünya ile ilişkilerini saĝlamak amacıyla o dönem Türkiye’deki kemalistlere gönderdiĝin delegasyonlara, Rusya’da iktidara gelen Bolşeviklerin lideri Lenin’e gönderilen mektuplara, Paris Barış Antlaşmasına katılan Şerif Paşa’ya yardımcı olmak amacıyla temsilcilerini gönderme çabalarını uzun bir şekilde anlatıyor. O dönem imzalanan Sevres Antlaşmasının çeşitli maddelerine deĝiniyor ve bu antlaşmada resmi olarak Kürdistan diye bir meselenin var olduĝunu, Kürd milletinin millet olarak kabul gördüĝünü ve Kürd milletinin haklarını dile getirdiĝini söylüyor. Ayrıca Mam Celal , o dönem ABD Başkanı olan Wilson’un Milletler Cemiyeti programının ön sözünde: „ 3 milletin bir daha başka yabancı milletlerin hakimiyetine girmemeleri ve özgürleşmeleri gerektiĝini ve bunların Kürdistan, Arabistan ve Ermenistan“ olduĝunu söylüyor. O , dönem Arapların bu kadar devletleri yoktu, Arabistan olarak adlandırılıyordu.. Kürdistana Kürdistan, Ermenistana Ermenistan denilirdi. Ilk defa Kürd ve Amerikan ilişkilerinde bir ABD Başkanı böyle Kürdlerin haklarından sözediyordu. Şimdi, bugün bu durum daha açık bir şekilde ortaya konuluyor.Ölümsüz Şeyh Mahmud mezarında rahat uyumalıdır.. Ne çizdiĝi yol terkedildi, ne mevzileri yıkıldı. Onun halkının amaçları gerçekleşti, onun siperleri kahraman Kürdistan Peşmerge güçleri tarafından onarıldı ve onlar tarafından kullanılıyor. Eylül Devrimi sırasında Şeyh Mahmud’dan her zaman büyük bir ihtıramla söz edildi. Eylül Devriminin önderi ve komutanı sayin General Barzani her zaman büyük bir ihtıramla Şeyh Mahmud’un ismini aĝzına alıyor ve ondan sözediyordu. Hiç bir zaman hiç kimseye az yada çok, hiç bir bahaneyle Şeyhe, Şeyh’in kiymetini ve hürmetini azaltacak hiç bir şeye izin vermiyordu……………………………………. Tanrının , Kürdistan halk kitlelerinin mücadelesi ve şehidlerin döktükleri kanlar sayesinden biz bir aşamaya ulaştık.. Şeyh Mahmud’un şehri ve başkenti özgürlüĝe kavuştu. Şeyh’in başkenti yeniden inşa edildi, gelişti. Şeyh Mahmud’un var olan umutlarının büyük bir kısmı gerçekleşti. Geriye kalanlar ise Kürdistan halk kitlelerinin ve Kürdistan siyasi güçlerinin mücadelesiyle inşallah elde edilecektir..
Deĝerli Bacı ve kardeşler, bugün önemli bir aşamada geçiyoruz. Evet doĝrudur, dediĝim gibi Şeyh Mahmud’un umutlarının büyük bir bölümü gerçekleşti. Özgür Kürdistanımızda Parlamentomuz var, bölge hükümetimiz var.. Hepsinden daha önemlisi, daha güzeli ve iyisi Kürdistan siyasal partileri arasında ve özellikle iki büyük kardeş parti arasında kazanımları savunmak için, hâlâ elde edilmeyen hakların elde edilmesi için birlik, safların birliĝi var. Fakat bunun birlikte Irak çok çetin bir aşamada geçmektedir. Ortadoĝudaki tüm demokrasi düşmanları, halkların ilerlemesini istemeyenler ve özel olarak Kürdistan halkının düşmanları, federal ve özgür bir Kürdistanı gördükleri zaman gözleri kör oluyor.Her ne kadar Kürdistan hiç bir komşu devletin iç işine karışmıyorsada, varlıĝı ilham kaynaĝıdır. Bundan dolayi tüm çabalarını seferber ederek Irak’taki bu tecrübenin başarısızlıĝa uĝramasını istiyorlar.“dedi..
Mîrê Min,Daha sonra Mam Celal dışardan gelen teröristlerden ve dış güçlerin Irak’taki kaos ortamının yaratmasından oynadıkları role deĝindi.. Bugüne kadar 4000‘den fazla yabancı teröristin öldürüldüĝünü ve hâlâ bir kaç bininde ülke zemininde olduĝunu söylüyor. Mam Celal Irak’taki durumun tehlikeli bir aşamada olduĝunu kabul ediyor ve bu durumdan çıkmanın olanaklı olduĝunu söylüyor.. Irak’taki hükümete hem iç destek ve hemde dış destek var diyor..Dış destek bazında ABD Başkanı George W. Bush ile yaptıĝı son konuşmayi şöyle aktarıyor: „ Başkan Bush ile son telefon görüşmemizde bana: ‚ben demokratik ve federal bir irak’a ilişkin verdiĝim söze baĝlıyım. Ben sizin ve sayin Mesud Barzani’nin bana gönderdiĝiniz mektubu büyük güvenle aldım. Mektubu iyi bir şekilde deĝerlendireceĝim. Bana inanmalısınız ben iktidarda olduĝum sürece, Kürdistan halkının elde ettiĝi haklardan hiç bir kısaltma olmaz. Ayrıca Maliki hükümetinin işlerini başarması için tam desteĝi var“ dedi..
Mîrê Min,Mam Celal’ın bu uzun ve anlamlı konuşmasından bazı bölümleri ancak aktarabildim.. Onunda dediĝi gibi, Kürdler alabildiĝine yol aldılar.. Ama senin hayal ettiĝin ve kralı olmak istediĝin o büyük Kürdistan’a hâlâ ulaşamadık.. Mam Celal’da Irak devlet başkanı olarak , ezop diliyle konuşmasına raĝmen bu büyük ideal için „inşallah kavuşacaĝız“ diyor..Ama, biz Kürdler zor bir aşamada geçiyoruz.. Biz ileriye doĝru adımlar attıkça, düşmanlarımızın saflarında panik başlıyor ve dahada saldırganlaşıyorlar. Tüm bölge devletleri ve onların dış destekleyicileri bize düşman… Çünkü, onlar bizim yıkımımız üzerine, bizim cesetlerimiz üzerine ülkelerini bina etmiş ve bizim kanımızla besleniyorlar.. Biz kıpırdadıkca, binaları salanmaya başlıyor.. Cestelerimiz üzerine inşa edilen bu binaları yıkmak, taşlarını atmak için birliĝe ve dış desteĝe ihtiyacımız var..
Mîrê Min, Mam Celal haklı olarak Kürdistanın özgürlük ışınları ve güneşi Kürd düşmanlarını körleştiriyor bazında bir şeyler söylüyor.. Bu kör olası düşmanlar Türkiye, Iran ve Arap ülkeleri ve onların uluslararası efendileridir..Mîrê Min,Sen bunları daha iyi biliyorsun.. Sen kendi döneminde, Kürdistan Kralı olduĝun dönem, bir dizi çevreye dostluk elini uzatın… Kürdistan savunma güçleriyle Arapların yardımına koştun… Kemalistlerle ilişkiler saĝlamak için heyetler gönderdin.. Ingilizlerle saĝlıklı bir ilişki geliştirmek için bir dizi çaba yürütün.. Hatta Ingilizler seninle ve Kürdistan halkıyla dost olan Major Noel’in işine son vererek geri ülkeye gönderdiler.. Çünkü o, senin dostundu, baĝımsız Kürdistan devletinin taraftarıydı.. Mîrê Min, sen özgürlük, eşitlik, milletlerin kendi kaderi tayin hakkı adına ortaya çıkan Bolşevikler ve onların lideri Lenin ile de kontak aradın, ama tüm kapılar kapandı.. Iran Şahı ilede ilişkiler aradın.. Milletler Cemiyetiyle de.. Herkes kapıları kapanmıştı..Çünkü Mîrê Min, senin büyük ideallerin herkesi korkutuyordu…. Türkler kendilerinden, Ingilizler „seni kontrol edememekten“ korkuyorlardı..
Sen Mîrê Min Kralıĝın döneminde kurduĝun Kürdistan Hükümetiyle, Bakanlar kuruluyla, senin yönetimin döneminde çıkan „Bangî Kurdistan“, „Rojî Kurdistan“, „Umudi Istiqlal“ ve „Bangî Heq“ adlı gazeteler Kürdistan tarihinde önemli bir kilometre taşı durumundaydı… Ingilizler Suleymaniye’yi işgal ettikten sonra kırsal kesime çıkışınla beraber maĝarada çıkardıĝınız „Bangî Heq“ gazetesinin iki sayısı Kürdistan’da ilk Peşmerge gazetesi durumundadır. Senin Kralıĝın döneminde Suleymaniye’de, Ranya’da, Çemçemal’da ve Helebçe’de dalgalanan ve Kürdistan gazetelerinde yayınlanan Kürdistan bayraĝı gerçekliĝide tarihimizde bir ilkti. Yine senin yönetimi döneminde „Umudi Istiqlal“ gazetesinde yayınlanan Kürdistan parasını basma istemi, senin Kerkük’ü Kürdistan Kralıĝına katma kararlılıĝın, Kürdistan hıristiyanlarından biri olan Kerim Eleke’yi Kürdistan Maliye Bakanlıĝına atanman gibi hususlar büyük devrimlerdi..Mîrê Min tüm bunlardan dolayi, Kürd dünyası sana karşı olan minetdarlıklarından dolayi, sana karşı olan saygı ve sevgilerinden dolayi senin başkentinde büyük bir heykelini yaptılar..3 gün boyunca senin dönemin ve Kürdistan için yürütüĝün faaliyetler bir çok Kürd aydını tarafından masaya yatırıldı..Toplantı sonucunda sana ve senin dönemine ilişkin araştırma yapan 18 araştırmacıya altın madal verdi.. 13 kişi toplantıda hazırdılar.. Diĝer 5 kişide daha önce senin dönemine ilişkin araştırmalar yapmışlardı…
Evet Mîrê Min Kürdistan halkı nasıl seni, Kürdistan Kralını, Kürdistan Ulusal Kahramanını ve Ulusal sembolumuzu unutabilir..Şimdi senin Suleymaniye’de görkemli bir heykelin var..Bizim başımız derde girdiĝi zaman, amaçlarımıza kavustuĝumuz zaman, iyi ve kötü günlerimizde hep sana koşacaĝız..
Bazılarımız, Şêxine, bazılarımız Mîrîmize, bazılarımızda hem Mîrîne ve hemde Şêxine koşacaklar..Biliyorum sen Kürd milletinin ulusal ideallerinin Şeyhisin...Hacî Qadrî Koyî bir şiirinde çok daha eskilerde „Şêxî qewm û millet“ demişti.. Evet sen kavîm ve milletin Şeyhisin.Topraĝın bol olsun Şêxê Min, Mîrê Min..
26.12.06
Aso Zagrosi