KÜRDİSTAN’IN GÜNEYİ’NDE YAŞANAN KRİZİN NEDENİ
Kürdistan’ın Güneyi’nde yaşanan krizin esas nedeni milli bir siyasetin ve bunun üzerinde yükselen milli birliğin yokluğudur. Siyasi ve ekonomik krizde buradan kaynaklıdır. Ve bu durumdan diretilmektedir.
Çift ve daha çok başlılık hakimdir. Parlemento işlevsizdir. Başkanlık tartışma konusudur. Herkesi temsil eden bir hükümet ortalıkta yoktur. Milli ordu, istihbarat, bürokrasi paramparçadır. Ekonomi üzerinde denetim yoktur.
Kurtuluş mevcut olan partilerin bir araya gelip sorunu çözmekten değil, Kürd millet düşmanı sömürgecilerimizin başkentlerinden aranmaktadır.
Her ne kadar bağımsızlık sorunu konusunda yoğun bir propagandan yapılsada aslında Kürdistan’ın Güneyi’ndeki siyasal güçler her geçen güç birbirlerinden uzaklaşmaktadır. Uluslararası güçler olmasa silahlar çoktan beri bilenmiştir. Ki uluslararası güçler yoğun olarak devrededir ve dedikleri Kürdler akılı olun, kurtuluşunuz birlik olmasındadır. Buna karşın onlar ne yapıyor?
Ülke ve millet kaygısını bir tarafa itmiş, birey, aile, aşiret ve parti çıkarları esas alıyorlar.
Bu da, Kürd milletine kaybettirmektedir.
Bağımsızlığı bir yana bırakalım. Sömürgecilerden kurtardık derken Kürd milletinin servetini çalıp halkı açlığa mahkum ettiler. Buna karşın kapılarındaki bir azınlığada cenneti yaşatıyorlar. Dışardan bakıldığından her şey gülük gülüstanlık gibi görünüyor ama mesele hiçte öyle olmadığı görmek istenilirse görülebilir.
Bunun en bariz bir örneği:
Kürdistan’ın Güneyi’nde memurlar arasındaki uçurum dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Öğretmenlerin maaşı 470 Dolar iken Parlemento’daki danışmanların maaşı 5000 Dolar’dır. Ki Danışmanlık yapanların ezici çoğunluğu hiçbir alanda ihtisas sahibi olmadığı biliniyorken. Varsa bir özelikleri Irak-KDP ve YNK üyesi olmalarıdır. Alt düzeyli memurların maaşı beş aydan beri verilmezken yüksek maaşlı olan kesim her ay tıkır tıkır maaşını almaktadır.
Hükümet ikide bir “reform“ derken, maaşını alamayan memurlar, “hükümet bizimle dalga geçiyor,“ demektedir.
Bu vurdum duymaz tutuma karşı bugün YNK’nin hakim olduğu Soran bölgesinde öğretmenler ve memurlar bu durumu protesto etmek için demokratik bir hak olan bir gösteride bulundular. Irak-KDP bu hakkın kulanmasını bile diğer partilere karşı bir tehdit olarak lanse etmekten çekinmedi.
Ele geçirdiği askeri, istihbarat, para ve politik manevralarla toplumu zat-ı rapt altına almıştır. Toplumu açlığa mahkum edip kendine muhtaç duruma getirmiştir. Diktatörlerin baş vuruduğu bir yöntemdir bu.
Para mı yok?
Kuşkusuz sorun paranın yokluğu değildir. Önceki dönem bir tarafa kısa bir araştırma ile şu gerçeğe vardım. Bunu her sağduyulu Kürd bu gerçeğe ulaşabilir. Güneydeki tartışmaları takip yeter artar bile.
2014-2016 yılları arasında dış borç olarak alınan 20 milyar Dolarla birlikte 60 milyar Dolar kayıp. Bu konu Kürdistan’ın Güney basınında tartışılmakta ve bu paranın kimler arasında paylaşıldığı ve nerede olduğu hesabı sorulmaktadır.
Hortumlanan para az-boz bir para değildir. 60 milyar Dolardan bahsedilmektedir. Bu parayla yıllarca kimse mağdur edilmeden ülke halkına insanca bir yaşam sunulabilirdi. Ama halkı düşünen yok. Düşünecekleride yok. Olmuş olsaydı yanyana gelip bir hukuk oluşturulup her şey şefaf hale getirilirdi. Buna yanaşılmıyor. Çünkü bir hukuk oluşursa hortumlamayı yapamazlar.
İşin gerçeği bu.
İster kabullenin ister üç maymunu oynayın.
Bu durum devam ederse Kürdleri büyük trajediler bekliyor.
Benden söylemesi.
27 Eylül 2016