BAĞIMSIZLIK ve AYRILMA
29 Eylül 2016 tarihinde Irak'ın Başkenti Bağdat'a bazı partilerin üyeleriyle birlikte giden Irak-KDP Başkanı Mesud Barzani, “Kürdistan Bölgesi'nin Irak'tan ayrılmasına ilişkin,“ kendisine sorulan soruya, “Biz ayrılmayacağız. Kürdistan Bölgesi'nin ayrılacağı söylenmesi yanlış. Ancak biz bağımsızlığı talep ediyoruz ve bu da doğal bir hakkımız. Bu konuyu Bağdat'la ele alacağız. Bu mesele karşılıklı anlayış içine olmalı,” yorumunu yapmıştı.
Söylem tercüme edilmeyecek kadar açık ve net.
Kim ne anladı, ne yükledi tartıştığımız konu.
Şöyle bir düşünelim.
Kürd/Kürdistan beş parçaya bölünmüş. Sömürgeci bölge devletleri arasında paylaşılmış. Kürd millet egemenliğini gasp edilmiş. Bu koşullarda nüfusu 50 milyon olduğu tahmin edilen Kürd milletinin hakkı nedir diye sömürgeci güçler ve onların olmuş Kürd milli hainleri hariç kime sorarsanız sorun verilecek cevap Kürd milletinin hakkı bağımsızlık diyecektir.
Mesud Barzani’de bu genel doğruyu ifade etmiştir. Burada bir yanlışlık yok ama o cümleden evvel kurduğu, “Irak’tan ayrılma tartışmasını doğru bulmuyoruz,“ cümlesi sorunlu. Bağımsızlığı boşa çıkaran bir cümledir.
Buna itirazı olan var mı?
Ama lütfen kimse Mesud Barzani tarafından kurulan bu cümleyi onun adına sağa-sola çevirip anlam vermesin.
Dediği açık ve net.
Gerçi daha evvel ki konuşmalarında da bu söylemi çok dilendirmişti.
Buna rağmen kuzeyli taraftarları bunu bağımsızlık ilanı olarak okumuş ve yaygarasını yapmıştı. Bugünden yarına bağımsızlık ilan edileceği anonsu yapılıp durulmuştu.
Yapmayın, etmeyin dedikse de kimseyi ikna edemediğimiz gibi Kürdistan’ın Güneyi ve Barzani düşmanı olduğumuza hükmedilmişti.
Bakınız bağımsızlık ilanı böyle olmaz. Trübünlere oynamakla olmaz. Sömürgeci ülke başkentlerini yol geçen hana çevirmekle olmaz. Bağımsızlık ilanı iç ve dış koşulların olgunlaşmasıyla olur. Dış koşullar fazlasıyla var ama iç koşullar oluşmuş değildir.
Ne demek iç koşullar?
Milli bir siyaset. Milli birlik. Çok başlılığın aşılması. Yeşil ve Sarı Zon arasındaki Dergele sınır kapısının kaldırılması, Kürdistan toprağı olan ve “Tartışmalı Bölgeler“ denilen yerleşim bölgelerin Kürdistan’a bağlanması, Milli ordu. Milli istihbarat. Kontrol edilebilir ekonomik politika. Şeffaf bir yönetim. Vs. vs. vs..
Bunların hiçbiri yerine getirilmemiştir.
Eeeee... şimdi bu koşullarda bağımsızlık nasıl ilan edilecek?
Kim bunu yapacak?
Bağımsızlık yasası nerede?
Kim bu yasayı çıkaracak?
Parlemento mu?
Bir seneden beri işlevsiz.
O halde kime ne anlatıyoruz.
Dündük mü başa?
O zaman işe nereden başlamak gerekir konusu önümüze gelir.
Kürdistan’ın Güneyi’nin parti önderleri, politikacıları sömürgeci ülke başkentlerini yol geçen hana çevireceklerine veya onları Süleymaniye ve Hewler’de ağırlayacaklarına bunun önceli var.
Nedir bu?
Kendi aralarında buluşmaları, uzlaşmaları ve Kürd milli siyaseti üzerinde anlaşmalarıdır.
Mesud Barzani Ankara, Bağdat, Tahran’a değil Süleymaniye’ye gitmelidir.
Nawşırvan Mustafa Hewler’e gidebilmelidir.
Buluşmalı ve tıkanmış milli birlik konusunda anlaşmalıdırlar.
Bu yapılmadığı sürece bağımsızlık trenini kaçırmış olacaklardır.
Umarım kimsenin uykusunu kaçırmadım.
3 Ekim 2016