TARİHİ BİR DÖNEMEÇ VE BİZLERİN TUTUMU NE OLMALIDIR
Hesenê Dersimî - Ülkemizin güney batı bölümü yeniden sömürgeci Türk devletinin tehditleri ve işgal girişimi ile karşı karşıya bulunmaktadır.Böylesi dönemler dostun ve düşmanın,ulusal sorumluluk ve ulusal bilinç boyutunun test edilip açığa çıktığı dönemlerdir.Düşmanın ve dostun ellerindeki bütün kartları kullanarak yaşanan gelişmelere taraf olduğu sürecin ademi çıplaklık dönemidir.Kimsenin takiye yapıp kendini gizleyemeyeceği gerçek niyetlerin dışa vuracağı süreçin ta kendisidir.
Kürdistan'lı devrimci ve yurtseverlerinin tercihlerini belirlemeleri babında tartışmasız iki seçenek bulunmaktadır.
1.Güney batı Kürdistan'da bugün Kürt ulusunun önemli orandaki dinamiklerini kontrölü altında bulunduran vede Suriye'deki iç ve
bölgesel savaşın başladığı günden bu yana yanlış politik hattına ve kabul edilemez ulusal birlik tutumuna rağmen,Kürt ulusunun tarihsel yaşam alanlarında başta barbar DAİŞ örgütlemesine karşı olmak üzere vede diğer taraftan sömürgeci Türk devletinin saldırılarına karşı anavatan savunması yapan PYD ve YPG bulunmaktadır.
2.Bütün uluslararası hukuk ve normları hiçe sayan başta DAİŞ olmak üzere bütün barbar "islami" cihadistlere hamilik yapıp logistiğini sağlayıp onların aracılığı ile Kürt ulusuna karşı vekalet savaşı yürüten sömürgeci Türk devletinin bu pılanına karşı
Kürt ulusunun uluslararası koalasiyon güçlerinin verdiği destek ile Güney Batı Kürdistan ve Suriye'nin bir bölümünde başta bir kesim Arap ve diğer azınlıklardan milliyetlerle birlikte SDG çatısı altında geliştirdikleri haklı ve meşru direniş karşısında başarısızlığa uğramalarının ardında,paramilitär cihadist güçlerinin kendi pılanlarını hayata geçiremeyeceğini anlayan T.C sömürgeci devleti Güney Batı Kürdistan sınırına ciddi bir askeri yığınak yaparak ülkemizin bu parçasını önce işgal edip ulusumuzun kısmi kazanımlarını tasfiye ettikten sonra Kürt ulusuna karşı soykırım yapmayı hedeflemektedir.
Soykırımın akabinde Güney Batı Kürdistan'ın demografik yapısını degiştirmeyi pılanlamaktadırlar.Sömürgci T.C devleti ,cihadisleri ve uluslararası müttefikleri alandaki gelişmelerin ikinci seçeneği olarak durmaktadırlar.
Bu kadar net olan bölgedeki gelişmelerin ve alt üst oluşun iki karşıt seçeneğini temsil eden yukarıdaki seçenekler arasında tercihte bulunmak için Kürt olmak veya illahide devrimci olmak gerekmiyor.İnsan olmak ve insanlığın evrensel değerlerine sahip olmanın doğru tercihte bulunmak için yeterli olcağına inanıyorum
Malesef Kürdistan"lı bir devrimci olarak üzülerek şunu belirtmek zorundayım; Kendilerini "Kürt milliyetçisi"maskesi altında gizlemiş olan başta ENKS'nin siyasal temsilcilerinden İbrahim Bıro olmak üzere vede sosyal medyada yüzlerce sahte "Kürt milliyetçisinin"Güney batı Kürdistan'daki Türk işgal girişimi babındaki tutum ve açıklamaları sadece esef verici değil aynı keza Kürtler açısında politik durşları ile utanç verici bir hatta durmaktadırlar.
Dost ve düşmanı ayrıştırma kabiliyetinden uzak olan bu kesimler, bilerekten veya siyasal körlüklerinden ötürü defakt olarak niyetlerinden bağımsız olarak sömürgeci Türk devletinin Güney Batı Kürdistan'nın işgal girişimine hizmet etmektedirler.
Bu tutumu 2017 de Güney Kürdistan'da bağımsızlık refarandumu sürecinde sözde sayın Mesut Barzani karşıtlığı adı altında referandumu boşa çıkarmak için sömürgeci Türk,Arap ve Fars barbarlarının kendilerine monte ettikleri sömürgeci pırotez akıl ile hareket eden Kürt bireyleri ve kurumlarının tutumu ile eş anlamlı bir duruşu arz ettiğini belirtmek zorundayım.
Bu siyasi ahmaklar ve bölge sömürgecilerinin etkisi altındaki Kürt şahıslar ve kurumlar gördülerki kaybeden sadece Mesut Barzani ve KDP olmadı bir bütün olarak Kürt ulusu ve Kürdistan davası kaybetti.Ortaya çıkardığı sonuçları hep birlikte görüyoruz.Öyle görünüyorki Kürt ulusu olarak bunun faturasını ve bedellerini onlarca yıl ödemeye devam edeceğimizdir.
Diğer önemli bir nokta ise ABD'nin bölgeden askeri olarak çekilmeye yönelik aldığı kara ilişkin aldığı karara ilişkin yapılan süpüklatif açıklamalardır.Kürdistan'lı devrimciler ve yurtseverler şunu hiç bir zaman unutmamalıdırlar ABD bölgeye ne Kürtler için geldi nede Kürtlerden(YPG,PYD) dolayıda alandan ayrılmamaktadır.ABD'nin Kürtlere ben sizlere ulusal sıtatü kazandıracağım yönünde herhangi bir beyanatı söz konusu olmamıştır bu güne kadar.Bu bağlamda ABD'nin Kürtleri sattığı yönündeki açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır.Bu kavramı sürekli olarak kullanmak kısmi olan ABD Kürt ilşkilerine sadece zarar vereceğine vede Kürt ulusu içinde yanlış bekletilerin oluşmasına hizmet edeceğine inanıyorum.
Unutmamamız gereken en önemli nokta ise hiç bir devletin başka bir ulusa ait bayrağı dalgalandırmayacağı vede başka bir ulusa devlet kurmayacağıdır.ABD ve Kürtlerin döneme ilişkin var olan ittifağı çıkarların çakışmasıyla defakt olarak ortaya çıkan göreceli bir durumdan ibarettir.
ABD ve onun Batı Avrupalı müttefikleri değişik kıtalara yayılmış radikal cihadist akımları kendi uluslararası çıkarlarını tehdit eden bir gelişme olarak görüyorlardı bu kesimlere kıtalar arası bir operasyon yapma olanaklarıda bulunmuyordu.Bundan dolayı Suriye'deki hazır bataklığa DAİŞ'i bu kesimler kendileri çekip imha etmeyi pılanlamışlardı.T.C devletinin DAİŞ'in Güney ve batı Kürdistan'da Kürtlere saldırması yönündeki örgütlemesi ile ABD Kürt ittifağının doğal ve defakt olarak ortaya çıkmasına vesile oldu.
Sonuç olarak bizler bir taraftan PYD,YPG'nin yanlış ulusal politik duruşunu,zaafiyetlerini ve hatalı pıratik tutumunu şiddetle eleştirirken diğer taraftan sömürgeci Türk devletinin güney batı Kürdistan'ı işgal girişimi ve tehditlerine karşı biz kürdistan'lı devrimciler ve yurtseverler olarak ulusal refleks ile hareket ederek bütün gücümüzü ve olanaklarımızı hayatın her alanında seferber ederek bu saldırıları boşa çıkarmayıda ulusal görev ve sorumluluk olarak önümüze koymamız gerektiğine inanıyorum.
SALDIRAN SÖMÜRGECİ TÜRK DEVLETİ,SALDIRIYA UĞRAYAN KÜRT ULUSU VE KÜRDİSTAN.KÜRTLER TERCİHİNİZ NEDİR?