Skip to main content
okuma zamanı
dakika
okunmuş

Türkiye ile Iran ekonomileri dünya pazarına ne kadar dayanabilirler?

Mon, 08/13/2018 - 22:36
1 comment

ABD’de yargılanan Türkiye Halkbank müdürü Hakan Atilla’nın yargılandığı davada, ABD savcılığıyla anlaşarak tanık olan Reza Zarrab’ın İran’a yönelik ambargonun nasıl delindiğine dair verdiği ifadede, hayali altın ticaretini nasıl gerçekleştirdiklerini şema çizerek mahkemeye sundu. Bu yargılamadaki esas hedef Erdoğan ve çevresidir. Bunlar zaman zaman ABD’ye tavizler vererek ertelediler veya bazı şeyleri hasılaltı ettiler. Davanın nasıl sonuçlanacağı, birbirlerine verecekleri karşılıklı tavizlere bağlıdır. 
İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) Tüpraş’a petrol, Botaş’a gaz satıyor. Böylece Türkiye İran’a borçlanıyor. Halkbank’ta NIOC’nin, Tüpraş ve Botaş’ın, İran’daki Sermaye Bankası’nın ve Zarrab’ın şirketi Safir Altın’ın ayrı ayrı hesapları var. Zarrab’ın ekibi Dubai’de altını satarak Birleşik Arap Emirlikleri parası dirhem satın alıyordu. Sonunda para bankaların aracılığıyla İran’a ödeniyordu. İran’la bu ticaretten rüşvet olarakta, TC bakanlarının çoğu para kazanıyorlardı. 
Bu ambargo delmesinden sonra elde edilen paraları paylaşamayan Erdoğan’cılar ve Fetullah’çılar birbirlerine operasyon yapmaya ihbar etmeye başladılar. Operasyon sonucu bakanların çocukları - ve akrabalarının evlerinde ele geçen paralar, İran‘la yapılan ticaretten elde edilen paralardı. 
Trump yönetimi, İran ile P5+1 (ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasında 2015'te imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini açıkladıktan sonra, Avrupa’lılar tepki gösterdiler. Trump 7 Augusta İran karşı yaptırım uygulaması resmen başladı. 
ABD'nin uygulamaya soktuğu yaptırımlar içinde en önemli unsurlar İran'ın para, altın, ham petrol ve petrol ürünleri ticareti. İran ile iş yapan üçüncü ülke ve şirketlerini de kapsıyor. Bunlar Türkiye'yi de doğrudan ilgilendiriyorlar. Fakat doğalgaz ticareti yaptırımlara dahil değil. Çünkü boru hattı ile doğalgaz ithalinin yaklaşık yüzde 15'ini İran'dan yapan Türkiye'nin doğalgazın yaptırımlara dahil olması durumunda İran'dan daha fazla zarar görecekti. Herhalde buda ABD’nin Türkiye’ye istisna bir jestiydi.
İran’a yönelik yaptırımlar yüzünden Hindistan, Çin ve Türkiye ABD ile pazarlığa oturup bazı istisnai talepler isteyebilirler. Bu ülkelerin İran’dan büyük miktarda petrol aldıkları biliniyor. ABD bu ticaret için bir geçiş süreci koydu. İran ile para  ve altın için 90 gün, ham petrol ve petrol ürünleri için 180 gün, yani 5 Kasım 2018’de yürürlüğe giriyor. 
Trump’ın açıklamasından sonra  Ankara, İran ile ticarete devam edeceğini açıkladı. Bu açıklamadan sonra Türkiye’nin İran‘ ile hangi düzeyde bir ticaret hacmini koruyacağı şüpheli. 2017 yılında Türkiye’nin akaryakıt talebi günde 1 milyon varildi. Buda ham petrol ithalatının yarısını (2016’da yaptırımlar kalktıktan sonra) İran‘dan karşılıyor.
ABD’nin yeni yaptırımlarıyla Türkiye’nin İran’dan alacağı ham petrol düşecek. Güney Kürdistan pazarınıda kaybettiği için, Irak, Azerbaycan, Rusya ve Suudi Arabistan dolduracaktır.
İran ambargosunu Türkiye’yi nasıl etkilecek veya Türkiye bu aybargoya ne kadar uymak zorunda kalacak sorusuna verilecek cevap: Türkiye’nin 2017 yılında İran’la ticaret hacmi 10,7 milyar dolardı. Bunun 7,5 milyar doları ithalat, 3,2 milyarı ihracattı. İran’ın ihracat ortakları en çok Çin (%27,5), Hindistan (%15,1) Türkiye %11,1;  İthalat yaptığı ülkeler yine Birleşik Arap Emirlikleri (%29,8), Çin’in (%12,7) sıralamasıdir. 
İranlılar sadece 2018 yılı içinde Türkiye’de binlerce konut aldılar. İranlı işadamları Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da 150 şirket kurdular. Türkiye ile İran sömürgecilerinin esas kaygıları olan, Irak ve Suriye’de bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulması, onları bir araya getiren ve ortak bir politika üretmesine zorlayan bir etkendir. Bundan dolayı Türkiye’nin bu aşamada bu ambargoya katılması zor gibi görünüyor. 
Fakat ABD’nin esas sorunu Rahip Brunson değil, Bronsun sadece İran ve Türkiye’yi dize getirmek için bir kriz bir malzemesi oldu. Bu krizden Türkiye nasıl çıkacak? Türkiye 2019 mayıs ayında 70 milyar dolar borç ödemesi yapmak zorundadır. Halbuki Türkiye merkez bankasının altın ve döviz reservi, son bir hafta için TL’nin değer kaybından sonra, 30 milyar civarındadır. 9 milyar altın 21 milyar dövizdir. Bu yüzden merkez bankasının 30 milyar dolarla ekonomiye müdahale edecek gücü yok. Erdoğan’ın müdahaleleri ve her konuşmasında birkaç puanın düşmesini hesaplarsak, 2019’a kadar döviz reservi tükenecektir. 2018 içinde Türk Lirası %44 devalüasyona uğramış, buda 320 milyar dolar zarar demektir.
Önümüzdeki aylarda ekonomideki sert iniş ve bankaların borçlarını ödeyecek güçlerinin olmadığını ilan etmeleri, Türkiye bankalarında çöküş ve iflasları başlatacaktır. Şuda bir gerçek ki, Türkiye ekonomisi manüplasyonlara tamamen açıktır. Bir gecede ekonominin iflas etmesi mümkündür. İran ise, yıllarca ambargolara karşı direndiği için, tecrübe kazanmıştır. Buna rağmen iki ülkenin ekonomik iflasları heran mümkündür.  
ABD’nin Türkiye ve İran’a baskılarında ekonomik ve siyasi olarak Güney ve genelde Kürdistan’ın dört parçası kazançlı çıkacaktır. Kaybettiği kazanımlarını geri alabilirler. Fakat ABD’ye ters düşen bir pozisyonda olmamaları gerekiyor. ABD’nin esas politikası İran ve Türkiye devletlerini şimdilik yıkmak değil, güçsüz düşürmek ve bölgedeki emperyal faaliyetlerini sınırlandırmaktır. 
13.tebax 2018

Yeni Yorum yaz

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.

Category