Sorunlar Hep Aynı !!!!
Aso Zagrosi
Geçenlerde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken, ABD Başkanı Barack Obama'nın DAEŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon Özel Temsilcisi Brett McGurk, yeni Bağdat Büyükelçisi Douglas Silliman ve ABD'nin Irak'taki Askeri Kuvvetleri Komutanı General Stephen Townsend oluşan ABD heyeti Hewlêr’e gelerek Kek Mesud Barzani ve Kürdistan Hükümetinin yetkilileriyle görüştü.
Basına yansıdığı kadarıyla bu toplantılarda DAEŞ’e karşı savaş, Musul operasyonu ve sonrası süreç görüşülmüştür.
ABD Başkanı Barack Obama'nın DAEŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon Özel Temsilcisi Brett McGurk hemen aynı gün yani 15 Eylül’de Twitter sayfasına şu notu düşüyor:
“Good discussions in #Erbil with many old friends from #PUK & #KDP, encouraged unity in #Kurdistan region, key for lasting defeat of”
Evet Brett McGurk’un Erbil’de YNK ve KDP eski dostlarıyla güzel tartışmaları olmuş ve “Kürdistan Bölgesinde birliği teşvik ettiklerini” yazıyor. Bu birliğin Daeş’ın kalıcı yenilgisinin anahtarı olduğunu söylüyor..
“Kürdistan Bölgesinde birliği teşvik etmek” Daeş’a karşı savaş ve daha başka nedenler için ABD için önemlidir. ABD Güney Kürdistan’da var olan bölünmeyi ve parçalanmayı görüyor ve kendi çıkarları için Güney Kürdistan güçleri arasında bir balans yakalamaya çalışıyor..
ABD yönetimi ve Demokratlar için Musul ve Rakka gibi operasyonlar önemlidir. Seçimlerde önce bazı başarılara imza atarak adaylarının şansını artırmak istiyorlar.
ABD’nin bu operasyonlar için hem Güney ve hem de Batı Kürdlerine ihtiyaçları var. Zaten bugüne kadar Daeş’e karşı en samimi bir şekilde savaşanlar Kürdlerdir. Hem Batı Kürdistan’da ve hem de Güney Kürdistan’da Kürdler binlerce şehid verdi. Bir de buna Êzîdî Kürdlerinin soykırımını eklediğin zaman dünya kamuoyunun Kürdlere ilişkin sempatisini de açık bir şekilde görüyorsun.
Ne Güney Kürdistan ve ne de Batı Kürdistan’da siyasi süreci yönlendiren partilerin hiç birinin MUSUL ve Rakka üzerine hak talebi yoktur. 2003 yılında Saddam rejiminin yıkılması sırasında Güney Kürd önderleri peş peşe basının önüne çıkarak “Musul’u Arap Şehri” ilan ettiler. Kürd çevreleri de buna bir tepki göstermediler. Sanki Kürdistan coğrafyasında bir Arap azınlığın varlığı olmazmış gibi!!!!
Musul ve Rakka operasyonlarından söz edilirken karadan Kürd güçlerine ihtiyaç var. Fakat, bu şehirler Daeş’tan arındırıldıktan sonra Kürd güçleri bu şehirlerde kalmayacaklar. Bazı güçler Kürdlerin şehirlere dahi girmelerine de karşılar.
Ama sonuçta Kürdler savaşacak ve Kürd gençleri ölecek.. Bu şehirlerde Araplara dayalı iktidar odakları oluşacak. Eski Baasçılar, aktüel olarak Daeşçı olan Araplar, sakallarını keserek her hangi bir başka isim altında yeni yönetiminin temel taşları olacaklar. Ve bu yeni yapılanma bir dizi devletin açık desteğine sahip olacak.
Daeş çoktan beri Kürdistan üzerine bir tehlike olmaktan çıkmış ve teşhir olmuştur.. Daeş’ı kuran ve finanse eden Türkiye ve Suudiler dahi resmiyette bu yapılanmaya sahip çıkmaya cesaret edemiyorlar.
Kürdleri bekleyen en büyük tehlike Daeş sonrasıdır. Brett McGurk Daeş’a karşı savaşta Kürdlerin birliğine vurgu yapması önemlidir. Fakat, Kürdler bu parçalanmış halleriyle dahi bu katil sürülerine karşı iyi bir savaş yürütüler ve Kürdistan’ın bir çok bölgesini bunlardan arındırdılar. Kürdlerin arkasında güçlü bir uluslararası destek var.
Fakat, yarın bağımsız Kürdistan gündeme geldiği zaman ve pratik adımlar atıldığı zaman bizim her şeyden önce iç birliğe, Kürdlerin ulusal birliğine ihtiyacımız olacak.. Bırakın Kürd siyasal partilerini her Kürde ihtiyaç duyulacak. Amerikan delegasyonu Hewler’de olduğu 15 Eylül günü Brett McGurk Twitter sayfasında yayınladığı not dışında YNK yöneticilerinden Mela Baxtiyar ile yaptığı bir telefon görüşmesi var.
ABD’nin KDP ve YNK arasında var olan balansı sağlamak için yaptığı girişimi anlamak için Mela Baxtiyar’ın basın bürosü tarafından yayınlanan açıklamaya bakmak lazım.
3 hafta önce ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken isteği üzerine YNK politburo sözcüsü sayın Mela Baxtiyar ile görüşmek için 15.09. 2016 tarihinde saat 14.00’te bir randevu yapılmıştı.
Bu randevunun günü ve saatı YNK’nin Genel İlişkiler Bürosu tarafından onaylanmış ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı sayın Blinken’ın gezi programına konulmuştu.
15. 09. 2016 tarihinde saat 12.00’de hatta saat 13.30’de çeşitli nedenlerden dolayı program değiştirildi.
Aynı gün saat 17.50’de ABD Başkanı Barack Obama'nın DAEŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon Özel Temsilcisi Brett McGurk, Mela Baxtiyar’a bir telefon açıyor ve kendisinden termine iptal ettiklerinden dolayı özür diliyor.
Brett McGurk, Mela Baxtiyar’a Başkan Obama ile görüşmek için acele bir şekilde Amerika’ya döneceklerini, Irak Cumhurbaşkanı sayın Dr. Fuad Mahsun ile tüm sorunları içeren geniş ve olumlu bir toplantı yaptıklarını söylüyor. Ayrıca Brett McGurk, Amerika için YNK önemli olduğunu ve YNK içindeki sorunların çözümünü önemsediklerini ve hepsinden daha önemlisi Kürd güçlerinin Bağdat’taki birliğini önem verdiklerini söylüyor. Brett McGurk, konuşmasının sonunda ise yakında Suleymaniye, Hewler yada Bağdat’ta görüşeceklerini ve kendisine anlatacağı çok şeyleri olduğunu söylüyor.
Mela Baxtiyar’da Brett McGurk’e Batı Kürdistan’a gitmeleri ve oradaki Kürd savaşçılarına desteklerini sunmaları görüşüp görüşmelerinden daha önemli olduğunu söylüyor.
Yani görünen o ki Amerikan heyeti, KDP ve YNK arasında bir denge sağlamak ve bu güçleri yakınlaştırmak için çaba gösteriyor.. Hewler’de yapılan görüşmeleri dengelemek amacıyla Twitter mesajı, Mela Baxtiyar ile telefon görüşmesi ve bu görüşmede özellikle “Dr. Fuad Mahsun ile yapılan görüşmeye” vurgu yapması bu balans içindir. Yoksa Hewler’de de bir dizi olumlu görüşmeler yapmışlardı.
Güney Kürdistan’da ortak bir idareyi oluşturmak ve alt yapısını atmak için onlarca yıldan beri hiç bir önemli adım atılmadı. Aslında bugün Güney Kürdistan’a ilişkin tartıştığımız tüm sorunlar KDP ve YNK arasında meydana gelen Kurdkuji savaşı sırasında gündeme gelmiş ve tartışılmıştı. Bundan 22 yıl önce ABD ve İngiltere’nin ittirazlarına, Türkiye, İran, Irak, Suriye ve daha başka devletlerin düşmanca tavırlarına rağmen Madame Mitterrand’ın girişimi ile o dönem Fransa Cumhurbaşkanı olan François Mitterrand’ın doğrudan ev sahipliği yaptığı 16 Temmuz 1994 başlayan KDP ve YNK’yi barıştırma toplantısında tam bir bağımsız Kürdistan devleti projesi ortaya çıkmıştı.
O toplantı Fransa Kralı Birinci François tarafında inşa edilen meşhur Château de Rambouillet denilen sarayda gerçekleşti.. Toplantıya Fransız Cumhurbaşkanı’nın diplomatik danışmanı Bernard Durand başkanlık yapıyordu.
KDP’den Sami Abdulrahman başkanlığında Dr. Roj Nuri Şawes, Hoşyar Zebari, Muhsin Dizeyi, Dr. Pirot İbrahim ve Cafer Gulli katılmıştı..
YNK’den ise Newşirwan Mustafa başkanlığında Dr. Fuad Mahsun, Qadiri Haci Ali Bey, Dr. Berhem Saleh ve Dr. Muhammed Sabir katılmıştı.
Toplantıda Kürdistan’da iktidar nasıl şekillenecek, Parlamento, hükümet, Kürdistan Başkanlığının yetkileri, seçimler, ekonomi, partilerin hükümet ve askeri yapılardan uzaklaştırılmasına kadar tüm temel sorunlar masaya yatırılmıştı.
Fransa bu toplantıya katkı sağlamak için Gérard Chaliand, Bernard Kouchner ve Prof Johan Galtung dahil , anayasa, idare ve hukuk alanlarında uzman olan ve Fransa Dışişler Bakanlığından çalışan insanlarıda sürece katmıştı. KDP ve YNK delegasyonları istedikleri zaman Kürdistan ile irtibat kuruyor ve görüş alış verişinden bulunuyordu. Ayrıca ABD ve İngiltere diplomatları da toplantılara gözlemci olarak katılıyorlardı.
Bir dizi zorluğa rağmen sonuçta ortak bir antlaşma metni ortaya çıkıyor, KDP’den Sami Abdulrahman ve YNK’den de Newşirwan Mustafa antlaşma metnini imzalıyor.
Fransa’nın Kürdlerden istediği antlaşma metninin gizli kalmasıydı. Çünkü, Fransa Cumhurbaşkanı Mam Celal ile Kek Mesud’u Paris’e davet ederek, Élysée Sarayında ve François Mitterrand başkanlığında antlaşmayı ilan edeceklerdi.
Fakat, ne yazık ki antlaşma metni dışarı sızdırıldı. Türk devleti yine harekete geçti. Belki bir çoklarınız Türk, İran ve Suriye Dışişler Bakanlarının anti Kürd toplantılarını hatırlıyorsunuz. Aslında Paris Antlaşmasıyla bağımsız Kürdistan devletinin temel taşları atılmıştı.. Eğer o antlaşma uygulansaydı, bugün sadece Kürd yöneticilerine düğmeye basmak kalıyordu.
Toplantıya hasta olduğundan dolayı katılamayan Madame Mitterrand’ın Kürd delegasyonlarına hitaben yazdığı bir mektup var.. O mektup hala geçerliliğini koruyor.. Sadece mektubun tarihini 1994 Haziranı değil de 2016 Eylül’ü olarak değiştirmek gerekiyor.(Paris Antlaşmasını daha önce çevirmiştim, ama şimdi bulamıyorum.. Bir arkadaşta varsa yayınlasa sevinirim)
Not: Madame Mitterrand’ın Dayîka Kurdan’ın mektubunu yeniden çevireceğim.
18.09.16
Aso Zagrosi