ABDULLAH KURDİSTANİ ve POLONYALI NATALİA’YANIN AŞKI!!!
Aso Zagrosi
Bugün sözünü edeceğim “Kürd Abdullah” yada “Abdullah Kurdistanî”nin hikayesi fazla duyulmuş bir hikaye değildir. Kürd Abdullah’ın hikayesini sayın B. Şiwani’nin yazdığı bir makale de dikkatimi çekmişti.
Abdullah Kurdistanî’nin hikayesini anlatan Moritz Hartmann’ı kısaca tanıtmak istiyorum.
Avusturya asıllı yazar, şair, gazeteci, romancı, felsefeci ve politikacı Moritz Hartmann(1821-1872) 15 Ekim 1821 tarihinde Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Duşnik-Böhmen’de dünyaya gözlerini açtı. Lise eğitimini Prag’da bitiriyor. Moritz 17 yaşlarında olduğu zaman Yahudi dini ile ilişkilerini koparıyor. Bazı kaynaklar Hıristiyan dinine geçtiğini iddia ediyorlar. Diğer bazı kaynaklar ise onun tümden kendisiyle dinler arasına bir sınır çektiğini yazıyorlar.
Hartmann’ın yüksek eğitimi konusunda da çelişkili bilgiler vardır. Bazı kaynaklar ailesinin istemi üzerine Prag’daki Karl-Üniversitesinde Tıp eğitimini aldığını, diğer bazı kaynaklar ise Felsefe ve literatür okuduğunu yazıyorlar. Sonuç olarak Moritz Hartmann çok genç yaşlarda edebiyat alanında, şiir, roman ve hikaye gibi eserler vermeye başlıyor. 1848 yılında gerçekleşen Viyana Devrimi’nin Vakanıvis/Cronisti olarak ön plana çıkmaya başlıyor ve “radikal demokrat” olarak biliniyordu.
Hartmann 1844 yılında Paris, Leipzig ve Berlin’e gidiyor. Yazar 1845 yılında Leipzig’te „Kelch und Schwert“ adlı şiir kitabını yayınlıyor. Kitap dinsel reform hareketi olan Hussitleri övdüğünden dolayı yasaklanıyor. Hartmann 1846 yılında yine Leipzig’te „Yeni Şiirler“ adlı eserini yayınlıyor ve polis tarafından aranmaya başlanıyor. O polisin takibinden kurtulmak için Brüksel ve Paris’e kaçıyor. Paris’te meşhur Alman yazarı Heinrich Heine ile tanışıyor. 1847 yılında Frankfurt’ta milletvekili seçiliyor. Moritz Hartmann, sol ve radikal demokrat olarak Almanların Badische Revolution dedikleri 1848-1849 devrimine katılıyor. Sürekli olarak iktidarlarla sorunu olan ve aranan Hartmann’ın eserleri onlarca cilt halinde yayınlanmıştır.
Moritz Hartmann’ın Abdullah Kurdistanî ile karşılaşması Krım Savaşını takip etmeye gittiği dönem de oluyor.
Hartmann 1854 yılında bir gazeteci olarak Krım savaşını takip etmek amacıyla gittiği Romanya’da bir Alman doktorun evinde Kürd genci Abdullah ile karşılaşıyor.
Abdullah Kurdistanî de Osmanlı devleti tarafından düzenli ordunun yanında Balkan Savaşında savaştırmak için götürülen „Başıbozuk“ birliklerinin komutanlarından biriydi. Kürd Abdullah kısa bir süre içinde Hartmann ve arkadaşlarının dikkatlerini üzerine topluyor. Hartmann Kürd Abdullah için “cesur” ve “romantik” bir şahsiyet olarak söz ediyor.
Kürd Abdullah’ın insanlık, savaş, barış ve dinler hakkındaki düşünceleri Hartmann ve arkadaşlarını hayretler içinde bırakıyor. Mesela Kürd Abdullah dinler için şöyle diyor: “ Tüm dinler aynıdır. Farklılıkları bitkilerin altındaki toprak ve üstlerindeki gökyüzünün neden olduğu renklerin değişimi gibidir” diyor.
Hartmann’ın anlatımlarına göre Osmanlı ordusu “Başıbozuk” güçlere hiçbir yardım yapmıyordu. Bu güçlerde mecburi olarak talan yapıyorlardı. Osmanlı ordusu Balkan komutanı Ömer Paşa Başıbozuk güçlerden silah ve atlarını orduya teslim etmelerini istiyor. Başıbozuk güçler Ömer Paşa’nın bu emrini reddediyorlar ve Tuna nehrinin kenarında Osmanlı Ordusu ile Başıbozuk güçleri arasında kanlı bir çatışma oluyor ve çatışmada iki tarafta bir çok insan ölüyor. Moritz Hartmann ve arkadaşları Abdullah Kurdistanî’ninde bu çatışmalarda öldüğüne dair haber alıyorlar.
Sonradan Moritz Hartmann İstanbul’a gidiyor. İstanbul’da Polonyalı dostlarından Abdullah Kurdistanî yaşadığına dair haber alıyor.
Abdullah çatışmada yaralanıyor ve yaralarını sarıp atına binerek birkaç gün içinde Güney Bulgaristan’da Şumla adlı şehire varıyor. Bu şehirde yaşlı bir Polonyalının evine sığınıyor. Polonyalının kızı Natalia bir hasta bakıcısı gibi Kürd Abdullah’ın yaralarını evde iyileştiriyor. Abdullah uzun bir dönem şehirde bir ilticacı gibi kalıyor. Bir gün Polonyalı aile Başıbozuk güçlerin saldırısına uğruyor. Abdullah’ın karşı koyuşuyla Başıbozuklar uzaklaşıyorlar.
Bu arada Kürd Abdullah Natalia’ya birbirlerine aşık oluyorlar. Fakat, Natalia, Abdullah ile Kürdistan’a giderse onun ikinci yada üçüncü eşi olmaktan korkuyor.
O dönemler Bulgaristan’da tam bir kaos var. Abdullah Polonyalı aileye daha güvenlikli bir ortamda yaşamak için İstanbul’a gitme önerisini yapıyor ve aile öneriyi kabul edip birlikte İstanbul’a gidiyorlar.
Abdullah Kurdistanî İstanbul’da daha önce Kürdistan’da tanıdığı bir Keldani Papazıyla karşılaşıyor. Papaz kendisine Keldani ve Êzîdîlerin temsilcisi olarak geldiğini Fransa ve İngiltere’nin baskısıyla Osmanlı devletinden bu iki dinsel yapılanma için daha fazla hak elde etmek için uğraştığını söylüyor.
Abdullah Kurdistanî Keldani papazına : „İngiltere ve Fransa’nın elleri bizim dağlara yetişmez. Bizim dağlarda Türk yasaları da geçerli değil. Eğer korunma istiyorsanız, korunma ve güvenliği yalnızca Kürdlerden isteyebilirsiniz. Senden bir ricam var eğer bana yardımcı olursan Tanrıya yemin ediyorum ki hepimiz Kürdistan’da birlikte barış içinde yaşarız” diyor.
Keldani Papaz çok meraklı bir şekilde Abdullah’tan isteğini sorar.
Kürd Abdullah: “ Ben Natalia isminde Hıristiyan bir kıza aşığım. O da beni seviyor. Fakat, farklı dinlerden olduğumuzdan dolayı benim ile Kürdistan’a gelmek istemiyor. Eğer onu benim ile Kürdistan’a gelmeye ikna ederseniz o Fırat boylarında Hıristiyanların meleği olur” diyor.
Keldani Papazı hemen Polonyalı aileyi ziyaret ediyor, Natalia’yı ve babasını evlilik konusunda ikna ediyor. Abdullah ise Natalia üzerine başka bir eş almayacağına dair söz veriyor. Kısa bir süre içinde Natalia, babası, Papazı, Kürd Abdullah ve hizmetçileri birlikte Kürdistan’a gitmek için yola düşüyorlar.
Abdullah ve Natalia Kürdistan’a gittikten sonra 1855 yılının Mart ayında Natalia’nın babası İstanbul’daki Polonyalı bir dostuna gönderdiği bir mektupta durumlarına ilişkin bilgiler veriyor.(mektup Moritz Hartmann’ın eline geçiyor) Mektupta Kürdistan’da yaşanan devrime dair olarak malumatlar var. Kürdistan’da mutlu bir yaşam sürdürdükleri ve Abdullah halkı tarafından sevilen ve devrim liderlerinden biri olduğunu yazıyor.
Sayın B. Şiwani makalesinde sözü edilen devrimin Êzdanşêr Hareketi olduğunu yazıyor.
Hartmann ülkesine döndükten sonra dahi Abdullah Kurdistanî’yi unutmuyor. “ABDULLAH” adlı şiirinde onu yad ediyor:
Kürd Abdullah bana şöyle dedi:
“Niçin seninle arkadaş olduğumu biliyor musun?
Çünkü sen başkaları konuştuğu zaman sessiz kalıp dinliyorsun.
Başkaları sınırsız sarhoş olduklarında sen şarkı söylüyorsun
Namaz kılan bir Müslümanı gördüğün zaman
Sen Frank saygıyla sessiz oluyorsun
Ağır hasta olduğun zaman geceleri sızlıyorsun
Sabah olunca cesur bir şekilde atına biniyorsun!!
Dün üzerine yakındığını hiç duymadım.
Fakat, gelecek günler üzerine çok güzel konuşuyorsun………….”
Sayın B. Şiwani’nin Moritz Hartmann’ın Sefername ve Diwan’ından Abdullah Kurdistanî üzerine aktardıklarını özetleyerek verdim.
Aso Zagrosi
19.12.17