Skip to main content
okuma zamanı
dakika
okunmuş

Suriye Sarmalında Derin Kürd Düşmanlığı

Mon, 12/26/2016 - 03:11
1 comment

Brahim Ziravav - Bir çok kişi, çevre ve TC politikasını dengede tutmaya yarayan sistem içi muhalifler,  TC’nin Suriye politikasında çıkmaza girdiğini ve dolayısıyla politika değişikliği yaptığını yazmaktadırlar. Söylenenlerin doğruluğu tartışılır. TC’nin Suriye politikasının değişen ve değişmeyen yanları  varolmakla birlikte özü değişmedi . Esas mesele Rojava Kürdistan (Batı Kürdistan) oluşumunu engellemekti. Bugün de yeni müttefiklerle aynı politikasını yürütüyor.       
TC’nin iç ve dış politikası tamamen Kürdistan’a endekslidir. İçeride atılacak en ufak bir değişiklik ya da bölge devletleriyle olan herhangi bir ilişkide atılacak adım Kürdistan faktörü üzerinde dönmektedir. Görünürdeki sorunlar yumağının altında yatan Kürdistan sorunudur. Son yıllardaki Suriye ve Irak politikası da böyle. Daha önceleri “örtük ve gizli” olan bu politika şimdiki  uygulamalarıyla açıktan oynanmaktadır.
İlk başta dünya güçlerinin Esad’ı devirme planı devreye sokulurken TC, Esad’la birlikte idi. Ancak Güney Kürdistan oluşumunu gözönüne alan TC Batı Kürdistan’da Kürd oluşumunu engellemek için 180 derece dönüş yaparak Esat karşıtı politika izledi. Saddam gibi Esad’ın da devrileceği kendisi bu oyun dışında kaldığında söz sahibi olamayacağını, oyunda yer alarak savaş sonrasında en güçlü rolü oynamak ve böylece Kürdlerin bir oluşumunu engellemek istedi. Tayyib  Erdoğan, Obama ve Biden’e söylediği ve Suriye ile ilgili değişmeyen politikasını şöyle açıklıyordu:
“Biz yeni Irak olsun istemiyoruz. Nedir bu? Kuzey Irak... Şimdi de Kuzey Suriye doğsun! Bunu kabullenmemiz mümkün değil. Burada Türkiye olarak üzerimizdeki yükün ağır olduğunun bilincindeyim, biz buradaki duruşumuzu korumak zorundayız. Aksi  takdirde Kuzey Irak’tan sonra burada da bir Kuzey Suriye...Bu oluşumlar gelecekte büyük sıkıntılara yol açacaktır.”
 Oyundaki bütün manevralarını bunun üzerine kurdu. Her değişen duruma göre manevra yapmaya başladı. Kısa sürede Esad’ın devrileceğini hesapladı ve “Emevi Camisinde” namaz kılacağını hayal etti. Esad’ın gücünü küçümsedi,  ama günümüzde güç dengelerini hesaplarken, bunun sadece bir devletin değil , dünya ölçeğinde güç dengelerinin hesaba katılması gerektiğini düşünemedi. Çok güvendikleri “derin strateji” teorisyenleri hızla ileri atılarak bir de Rus uçağı düşürerek böbürlendiler. Batıyı arkasına alarak Rusya’ya geri adım attıracağını düşündü. Başta ABD olmak üzere batı, bir dünya savaşına yol açacak şekilde TC arkasından girdaba girmeyi reddedince, Rusya elindeki kozları kullanarak TC’ye diz çöktürdü.  TC herkese her türlü tavizi verir yeter ki Kürdistan politikasında eli açık kalsın. Tayyip  kendini Sunni İslamın lideri görerek Esadı devirmenin başrolüne oynarken hem sunni siyasal islamcıları iktidar yapacak hem de Kürdlerin hak sahibi olmasını engelleyecekti. Sunni Arap siyasal islamcıları(İslami faşistler) iktidar yapamadı,  buna dünya güç dengeleri izin vermedi. Üzerine esas politikasını inşa ettiği Kürd oluşumunu başından beri engelleme çabasını sürdürüyor. . Batı Kürdistana bir hançer saplayarak, ortadan ikiye böldü.  Onların deyimiyle “birkaç askerin feda edilmesi” buna değer. “Suriye’de ve Irak’ta savaşmazlarsa kendi sınırları içerisinde savaşacak”larını dile getiriyorlar.       TC müdahalesi olmasaydı bugün batı Kürdistan tamamen işgalden arındırılmış ve Akdenize ulaşmıştı. Batı Kürdistan’da kendi denetiminde bir bölge isterken, dünya güçlerini buna ikna edemeyince kendisi işgale girişti. Böylece Batı Kürdistan topraklarının bir bölümünü işgal etti bunun karşılığında Halep’te desteklediği islami faşist grupların arkasındaki desteğini keserek Suriye, Rusya ve İran’la gizli anlaşmalar yaptı. 
Dünya güçlerine PYD’den vazgeçin “muhalif” dediği islamcı faşist gruplarla karada kendisinin savaşacağı teminatını verdi. Ancak bu inandırıcı olmadı çünkü bunlar aracılığıyla bölgede savaşı bizzat kendisi yürütüyordu. Bunların savaş arenasında yenilmesiyle kendisi şimdi bizzat devreye girerek Kürdlere karşı savaşı sürdürüyor.
Süreci başından itibaren ele aldığımızda TC’nin Suriye politikası özünde Kürd düşmanlığı üzerine kurulu,  Rojava Kürdistan’ında bir Kürd oluşumunu engelleme  çabasıdır.  Yürüttüğü savaş Kürdistan toprakları üzerinde Kürdlere karşıdır. Eline fırsat geçerse, güç dengeleri izin verirse Halepten Kerkük’e Kürdistanı işgal etmek istiyor . Bunu başaramayınca Irak ve Suriye’nin “ toprak bütünlüğü”nün savunucusu kesiliyor. Eski statüde direniyor. Yani içeride ve dışarıda TC Kürdlere karşı savaşıyor. Bütün Kürdler şunu anlamalı: TC sömürgecileri  Kürdlerin en büyük düşmanıdır.

Yeni Yorum yaz

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.

Category