Skip to main content
Dema xwendinê
xulek
te xwendî ye.

Türkiye sömürgeci devleti artık tuzağa girdi

Çşm, 10/16/2019 - 21:34
Şîrove

Çiya Artos - Dünya genelinde bütün faşist diktatörler sonunda bir savaş ile iktidarlarını kaybetmişlerdir. Erdoğan’da oynadığı bu son kumarı kaybedecektir. Faşist diktatörler sahip oldukları devlet yönetimiyle, iktidarlarını tek elden topladıktan sonra, başka ülkeleri işgal etmek iştahlarını kabartıyor. Aynı zamanda iktidarlarını savaş politikasıyla sürdürmek için ülkede milliyetçi dalgayı yükselterek hem halkı savaşa yönlendiriyor hemde başka toprakları ele geçirerek servetlerine servet katmak istemektedirler. Her diktatör veya sömürgeci devlet, sonunda bir savaşa gereksinim duyuyor. Bu durum onların doğal yasasıdır. Hele Türk devleti için işgal edilecek bu vatan toprakları Kürtlerin ise, Türk devleti bir dakika bile durmaz. Devletsiz ve sahipsiz Kürtlerin yüzyıllardır sömürgeci baskı ve katliamlar altında savaşarak bugüne gelmesi bile kutsal ve büyük bir mücadeledir. 
Türkiye’nin Batı Kürdistan’ı işgal savaşı öyle kolay olmayacaktır. Bu savaş belkide TC’nin yenilgisinin başlangıcı olacaktır. İŞİD, EL Kaida ve ÖSO gibi terörist ve Kürt düşmanı yapıların garantörü ve finasmanı olan Türkiye devleti, artık kapana girdi.
Saddam Hüseyin’i önce İran’a saldırtan ABD oldu. Saddam Kuveyt’e saldırdığı zaman ABD ses çıkarmayıp yol verdi. ABD şimdide Türkiye’nin Rojava’ya saldırmasına yol verdi. Trump’un Türkiye’ye yol vermesinde, Türkiye’nin taviz vermesi üzerine gerçekleşti. Trump burada hazırlıksız yakalandı ve hata yaptı. Fakat ABD bunu kendi çıkarları için kulanabilirdi, ancak Trump’un yetersizliği buna engel oldu. ABD akılıca davransaydı, Erdoğan’ın sonu Saddam gibi olabilirdi. Trump’un düşüncesi yanlız ekonomi ve para etrafında  döndüğünden, “uzun süre burada duramam ve Türkiye başarılı olursa, hem Kürtleri hemde Türkiye’yi kendime bağımlı kılarak, Deyr ez zor’ daki petrolü Türkiye vasıtasıyla Akdeniz’e ve dünya pazarlarına ulaştırır, beraber ticaret yaparız” düşüncesindeydi. Türkiye Rojava işgali için, ABD’ye 100 milyar dolarlık ticaret anlaşması, Patroit Füzesi ve F- 35’leri yeniden almak gibi büyük teklifler ve İran’a karşı bir savaşta kolaylık sağlayacağına dair sözde vermiş olabilir. Fakat Trump ne ekonomiden ne politikadan nede Türkleri tanımadığından düşüncesi ters tepti. Trump bu hatasıyla, hem Kürtlere ihanet etti, hemde Kürt dostu Amerikalılara büyük haksızlık yaptı. Aslında Türkiye ve ABD, “5 km’lik Güvenli Bölge” için açıklama yaptıklarında, 40 km için anlaşmışlardı. Bunu gizli tuttular. Türkiye’nin 5 km’lik anlaşmanın hemen ikinci günü sağlık personelini sınıra göndermesi, sınırda askeri yığınak yapması, BM toplantısında Rojava’da 40 km’lik bir haritayı göstermesi ve ÖSO teröristlerine “saldırı için hazır olun!” talimatı vermesi, gizli anlaşmanın ispatıydı.  Eger Türkiye başarılı olsaydı, Ruslarla beraber çalışmaya belki son verecekti, çünkü esas sorunu Kürtlerdi. Kürtler bertaraf edildikten sonra artık Ruslara gerek kalmayacaktı. Trump, dünyadan ve ABD’den gelen tepkiler ve Kürtlere  ihanet  edildiği suçlaması yüzünden Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulamak zorunda kalacaktır. Trump’un dengesizliği ve hemen fikir değiştirmesi belkide ilerde Trump ile Erdoğan’ın aynı cephede Suriye ve Kürtlere karşı bir savaşıda mümkündür. Türkiye Kürtlere vurmak için herkes ile itiffak yapabilir. Türkiye’nin hala NATO üyesi olması, Kürtler için bir dezavantajdır. Türkiye’nin bu kadar saldırgan olmasında NATO üyeliğinin avantajıda vardır. 
Türkiye hem Ruslarla hemde Amerikalılarla çalıştığı için, denge politikası bazen işe yaradı bazen işe yaramadı. Türkiye Rojava için aynı zamanda İran ve Rusya ile de anlaşmıştı. Bu anlaşmaya göre, eger Kürtler Şam yönetimiyle işbirliği yapıp, Suriye ordusu Rojava’ya girerse o zaman ABD burayı terketmek zorunda kalacaktı. İşte bugün olan budur. TC Kürdistan’ı işgal edemese bile, Esad’ın oraya hakim olmasından memnunluk duyacaktır. Nasıl olsa Suriye devletide sömürgeci bir güçtür. Türkiye’nin NATO üyesi olmasından dolayı Rusya, Türkiyeyi hem kışkırttı hemde arkadan destekledi. Türkiye’nin Rojava’ da daha önce işgal ettiği yerleri de Rusya’nın desteği ile geçekleştirmişti. Türkiye bu defaki işgal savaşındada Rusya’nın aynı davranacağını zanetti. Türkiye hala Rusya’nın bu konuda fazla ses çıkarmayacağına inanıyor. Rusya’nın esas hedefi, Şam’ın Batı Kürdistan ve tüm Suriye topraklarına hakim olmasıdır. Bundan dolayı Türkiye’nin Rojava’ya saldırmasını destekledi ve bu arada Şam ile Rojava yönetimi arasında arabulucu görevini üstlendi. Şam yönetimi önce kabul etmedi, çünkü Kürtlerin dayanamaz ve kendisine mecbur kalacakları anı bekledi. Çünkü Kürtlerden maksimum taviz almak istiyordu. Rusya, Türkiye ve İran’ın şimdiki aşamadan sonra değişik ve daha tehlikeli bir 2. Anlaşma yapma durumlarıda olabilir. Rojava yöneticilerinin yayınladıkları bildiride, Suriye Ordusunun Türklere karşı savaşmayacağını belirtiller. Zaten Suriye ordusunun Türk ordusuna karşı savaşacak gücü yok. Ruslar isterse Suriye savaşacaktır. Eger savaşırlarsa bu arada Kürtler karlı çıkacaklar. Bu durumda güçlü Kürt birliklerini, Türkiye ile savaştırıp sıfıra indirmek ve böylece Kürtleri tamamen Suriyenin denetimine sokmak için Rusya belli bir dönem cılız bir karşı çıkma politikası güdecektir. . Bu aşamada ne Rusya nede Suriye Kürt birliklerine doğrudan saldıramazlar. Bu savaş Rusya’nın denetiminde uzun sürebilir. 
PYD’nin Şam ile anlaşmasını eleştirebiliriz. Fakat onlar ta baştan devlet istemediklerini, Suriye topraklarını bölmek istemediklerini ve Suriye devletiyle anlaşmak istediklerini belirtiyorlardı. Onlar bu aşamada ABD’nin ihaneti sonucu düşmanın iyisiyle anlaşmak zorunda kaldılar. Bu yüzden birliğe ihtiyacımız olan bu savaş ortamında kendimizi haklı çıkarma için bin bir dereden su getirmemize gerek yok. Kürtlerin birbirlerini her zaman eleştirmeye ihtiyaçları var, bu demokrasinin gereğidir. Düşmalarımıza karşı yiğitçe direnen her kürt bireyine saygı duymak ve desteklemekte biz Kürtlerin görevidir. Bu savaş uzun süreli bir savaştır. Bundan dolayı hemen moral bozuklu içine girmek doğru değildir. Kürtler yüzyıllardır savaş içersindedirler. Mücadele ve bağımsızlık savaşı düz bir yol çizmez. İnişli çıkışlıdır. Kürtler bu savaştan yenilgi ile çıksalar bile, mücedele bitmez. Yeni bir örgütleme ve yeni bir sıçrayışla yine yoluna devam edecektir . Dünyadan gelen baskılar, ekonomik ambargolar, gösteriler, devletlerin Kütlerle birlikte olduklarını açıkça belirtmeleri, Türk sömürgecilerinin yalnız kaldıklarının açık örneğidir. Türkiye’ye karşı olan yaptırımlar yetersizdir, ancak hiçbir tarihte Türk devletine karşı bu kadar tepki olmamıştı. Bu büyük bir gelişmedir. Yaptırımlar uzun sürerse Türkiye ekonomisi çökecektir. Türkiye bu kirli savaşta zaten çepten yiyor. Yani kalan rezervlerinide eritiyor. 
Türkiye’nin Rojava savaşı, Oğuzlar, Selçuklular, Osmanlılar ve tarihleri boyunca sürdürdükleri talan ve çapul savaşın benzeridir. Eskiden akıncı çapulcular önden gidip insanları öldürerek, kadınları ve çocukları esir alarak ordulara ilerlemesine zemini hazırlıyorlardı. Şimdide Türkiye’nin, ÖSO, EL Kaida ve İŞİD teröristleriyle beraber Kürtlere saldırması, “İslam yolundaki savaşta, erkeklerin öldürülmesi, kadın ve çocukların savaş ganimeti olarak götürülmesi ve elde edilen zenginliğin paylaşılması” savaşı olarak devam etmektedir. Birçok Türkün bu çapul savaşından utanacaklarına,  gögüsleri kabartarak asker selamı veriyorlar. 
Türkiye devleti bu savaştan kısmi bir başarı elde etse bile, iç siyesette büyük değişiklilere girişecektir. Her savaş veya kargaşa dönemlerinde devletler için büyük fırsatlar doğuyor. Türkiye’nin Gövenli Bölge planı sadece Rojava ile sınırlı değil. Bakur Kürdistan’ındada bazı bölgeleri boşaltacaktır. Bütün rojava sınırı boyunca, Türkiye işgali altındaki Kuzey Kürdistan’da birçok yerleşim yerini boşaltacak ve buralara ya Suriyeli arapları yerleştirecek veya mayınlayıp insansız bir arazi haline getirecektir. Elinden geldiğince demoğrafik yapıyı bozmaya çalışacaktır. HDP ve bazı küçük yasal Kürt patilerini kapatacaklardır. Sadece kapatmayla kalmayıp birçok yönetici, milletvekili ve parti üyesini cezaevine tıkayacaklardır. Metropulerde Kürtlere karşı linç faaliyetleri artacaktır. Fakat ne yazık ki, Kuzey Kürdistan’da bugün savaşa karşı kitlesel bir sessizlik varsa, bunun sorumlusu PKK’nın yanlış politikasının bir sonucudur.  Hendek savaşında binlerce yiğit gencin katledilmesi halkı önderliksiz bıraktı. Onlarca yerleşim yerinin bombalanması halkı geri çekilmeye itti. Sömürgeci devlet Kuzey Kürdistan’da insiyatifi şimdilik ele geçirmiş. Rojava’da böyle bir sonuca gidilmemelidir. Yoksa Kürdistan on yıllarca karanlığa gömülür.
Cotmeh 2019

Şîroveyeke nû binivisêne

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.

Category