ASKERİ İŞGAL VE SPEKULATİF SÖYLEM
YıIlardır Güney Kürdistan'daki yabancı askeri varlıklar ile ilgili olarak bir algı operasyonu yapılıyor. Bu operasyonların kahir ekseriyeti masaüstü haberler ile desteklenmeye çalışılıyor. Özel olarak Kuzey'li Kürdler bu konuda haddinden fazla akıl ve mantık zorluyor ve bilgi kirliliğine sebebiyet veriyorlar.
Bugün Güney'deki yabancı askeri varlık konusunun tarihi en az yirmi yıl geriye gider.. Yani Türk askeri varlığının tarihçesi en az yirmi yılık bir durumdur. Bu durumun oluşmasına neden ise tek kelimeyle Barzani ailesi ve KDP'dir. Bunun her hangi inkar edilecek bir yanıda yoktur.
Türk askerinin bölgeye daveti ile beraber aynı günlerde Irak ordusu da KDP tarafından Hewler'e davet edilmişti. İşin tarihçesi budur.
Dün başlatılan bu ilişki hala her geçen gün güçlenerek devam ediyor.
Şimdide gelelim bir diğer güç olarak İran askeri varlığına. Güney Kürdistan'da Türkiye gibi İran'ın bir askeri varlığı yoktur. İran askeri varlığı daha çok Şhii Irak'lılar üzerinden yürüyor. Son yıllarda eğittikleri birçok milis yapılanmalar var. Bu yapılanmalarda Irak içlerinde eğitilen yapılardır. Yine bu güçer İran tarafından donatılmaktadır. Heşti Şahbi bu güçlerin başında gelmektedir.
Güney'de herkim ki İran askeri varlığından bahs ediyorsa bunu ciddi olarak belgeleriyle ortaya koymak zorundadır. Yoksa Rudaw ve BAAS News tarafından yapılan masaüstü haberlerin bir inandırıcılığı yok. KDP'ye bağlı Parastin var. Başında da Mesud Barzani'nin oğlu bulunuyor. İstihbarat konusunda da maharetli sayılırlar. Güney'de bir İran askeri varlığı olacakta Parastin bunu belgelemeyecek buna inanmamızı kimse beklemesin.
İran'nın diğer devletler gibi bölgede bir siyasi ağırlığı olduğuna kuşku yok. Bu ağırlık dünde vardı bugünde var. Aynı siyasi ağırlık Türkiye içinde söz konusudur. Ama askeri muharip güç bulundurma ve bunu bir tehdit olarak kullanma adına bir tek güç var oda Türkiye'dir. Bu varlık ne Güneyin nede Irak'ın bir talebiyle oluşmuş bir şey değildir. Bu varlığın tek dayanağı KDP ve Barzani'lerdir. Durum bu kadar açık ve net iken herkesi bir başkasının adamı olarak ilan etmek bir ahlaki çöküştür.
Bakıyorum anlı şanlı eski Kuzey'li "lidercikler" "kadrolar" bol kesenden atıp tutuyorlar. Bunların tümünü anlıyorum. İkameçilik ve real politikcılık tek geçer akçeniz olmuş. Kafanızı bir kaldırıp bakın gerçekten neler oluyor....
Eski Ala Rızgari'ci bir abimiz bolca İran göndermesi yapıyor. Bu arkadaşımıza nasıl ki 1982 yılında kendisine Qamişlo'da Rızgari 5. sayısını hatırlatıysak eğer unutmuşsa tekrar hatırlatayım.
Kürdlerin ittifak anlayışında 1977’den günümüze değişikliğe gidecek bir şey olmadı... Sadece sizlerin ikameciliği biraz fazlaca kabardı. Biraz kendinize gelin. Sadece algılar ve propagandalar üzerinden yürümek kimseye bir şey kazandırmaz. KDP’yi aklamak için her türlü yalana baş vurmak veya bu yalanları doğru gibi sunmak kirlenmekten başka bir işe yaramayacağı gibi işbirlikçiliğin içselleştirilmesine katkı sağlar.
Kürderin sömürgeci güçler ile içine girdikleri her türlü ilişki Kürdistan'nın bir diğer parçasına karşı kan ve zulüm olarak dönmekten başka bir işe yaramaz.
Kürdlerin kavgasının temeli anti-sömurgeci ve anti-işkalcı bir kurtuluş savaşıdır. Bu savaşı kirletmek ve sulandırmak ne adına olursa olsun milli bir duruş sahibi olanların duruşu olamaz.
Güney Kürdistan'da parlemento kararı olmadan bulunan her askeri güç birer işkal gücüdür. Bunun kimin olduğunun da zerre kadar bir değeri yoktur.
KDP’nin yaptığı hiçbir andlaşma ne Güney'i nede Kürdleri bağlayan bir andlaşma olamaz. KDP’nin yaptığı andlaşmaların arkaıina saklanan her Kürd’te bu suça ortak kabul edilirler.
Kürdistan'daki yasadışı her türlü askeri gücün çıkartılması için her Kürd sesini yükseltmelidir. Sessizlik suç ortaklığıdır. Askeri işgal karşısında spekulatif söylemelerin bir karşılığı olmaz. Ortada olan açık ve çıplak gerçeğe kılıf aramak suça iştıraktır.
Hasan Doğan