Dema xwendinê
xulek
Koronavirus Üzerine Sohbet
Koronovirus Üzerine Sohbet
Globalleşen günümüz dünyasında viruslar veya salgın hastalıklar da modaya uyarak kısa bir sürede her yeri sarıyor. Galiba şimdiye kadar hiç biri, bu Koronavirus kadar etkili olmadı. Henüz bir çare bulunmadığı için herkesi evine hapsetti. Hep egemen olanlar öldürecek, hapsedecek değil ya...Sonra bu Koronavirus bazı iktidarlar kadar kötü. Aynen Kürdistanın sömürgecileri gibi öldürüyor, hapsediyor, işkence ediyor, son anda bir cenaze merasimi ile gömülmeyi de yasaklıyor. Belki de insanlara yaptığı bu kötülüğü o iktidarlardan öğrendi...Kimbilebilir..Bu kötü iktidarlar gibi kendine yaşam alanı bulmak için başka yaşamları yokediyor. Koronavirus nasıl bir şeydir? Nereden yayıldı? Çaresi nedir? Konunun uzmanı değilim. Haddimi bildiğimi sanıyorum. Bu konuyla ilgili benden açıklama beklemeyin.
Bu konuyu uzmanlarına bırakmak lazım. Onların açıklamalarını derleyip, toplayıp anlaşılır bir dille insanlara aktaranlara da ayrıca konuyla ilgili bilim adamları, sağlık personeli kadar olmazsa da zincirin bir halkası olarak insanları aydınlattıkları için büyük saygı ve sevgiyle karışık hayranlık duyuyorum. Benim burada üzerinde durmak istediğim bütün bunların dışında Coronavirus nedeniyle yapılan siyasi tahliller ve onların teorik sonuçları üzerine bir değerlendirme.
İnsanlar bıktı. Coronavirusla ilgili haberleri dahi okumak istemiyor. O açıdan benim bu yazdıklarımı okurlar mı? Hiç sanmıyorum. Yine de ben aklıma gelenleri evde kaldığım için sayıklıyacağım. Tabii ki Coronavirus’la ilgili değil. Kendini her konuda uzman sanan “aklı evveller”in yazdıklarıyla ilgili. Aziz Nesinin bir sözü aklıma geliyor:”Herkes kendini bir “bok” sanıyor. Ben de kendimi” iki bok” sanıyorum.”
Öncelikle şu komplo teorilerini bir tarafa bırakıyorum. Esrarengiz şeyler insanlara çekici geliyor. Komplolar olur ama komplo teorilerini oldum olası gerçekçi görmüyorum. Bunu bir tarafa bırakınca geriye, İki cenahın yazdıkları bana ucube geliyor. Bir tanesi sosyalizmle veya Marksizmle alakası olmayan, ama kendilerini öyle tanımlayan, bazılarının “kapitalizm ve emperyalizm”le ilgili başlayan tahlilleri... Diğerleri “arkaik” olan siyasal islamcılar(bunları islami faşist olarak değerlendiriyorum.) Birbiriyle alakası yok ama bazen de üsteki “sisi” veya kelime örtüsünü kaldırınca ortak yanları ortaya çıkıyor.
Önce islamcılardan başlayalım. Çünkü bunlara fazla söz söylemeye gerek yok . İslamcıların durumu içler acısı. Koro halinde gördünüz mü “batı iflas etti”. Bir Coronavirusla sistemleri çöktü. Allah işini bilir. Çare islamda. Sanki dersin toplumları refah içinde yaşıyor. Şiddet yok insanlar birbirine gül dağıtıyor. Kadınları linç etmiyor. Pazarda köle olarak satmıyor. Hiç kimse Koronavirus’a yakalanmıyor. İnsanlar kaçıp, Avrupa kapılarına dayanmamış. Avrupa, Amerika,Japonya , Çin vb “elin gavurları” , bilimsel olarak çare arıyor. Uzun ve kısa vadede bir şeyler bulabilirler. Kendileri ise” Tanrı’ının nasıl olsa önceden çizdiği” kaderin tecelli etmesini bekliyorlar. Ama sistemin muktedirleri, “gavurlar” ilk çareyi bulur bulmaz kendilerine alacaklarından kimsenin kuşkusu yok. Bunlar aslında Koronavirus’tan daha tehlikeli. Bunlara söylenecek en uygun söz kendinizi “Allaha”, türbelere, “kutsal yerlere” emanet edin. Kaderin tecelli etmesini bekleyin. Bu ara toplu halde namaz kılmaktan da vazgeçmeyin.
Bir kaç el kitabı okuyup kendini her konuda “uzman” sanan “yarı-aydın” kişilere gelince. Hemen kapitalist sistemin kötülüğünden başlıyorlar, Coronavirus’un bunun bir sonucu olduğunu, sanayiileşmenin çevre kirliliğini yarattığını, doğanın da buna tepki gösterdiğini vs söylüyorlar. Ama tarihte bu endistrüleşme olmadan da salgın hastalıklar vardı. Şimdi enazından çare bulunuyor o zaman çare de bulunmuyordu. Mesela veba hastalığı.. sistemin iflas ettiğini ve kurtuluş için sosyalizmi işaret ediyorlar. Gerçi kapitalist sistemin sabıkası hiç temiz değil. Kötülükleri de saymakla bitmez. Ama sosyalizme giden yolda Coronavirus nasıl itici bir güç oluyor? Anlamıyorum. Coronavirus’tan sonra “hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” “Her şey değişecek.” Derken Coronavirus’tan sonra bakacağız yepyeni bir toplum, yeni insanlar, yeni bir üretim vs. Bazı değişimler olabilir ama böyle de değil.
Toplumlar, sistemler sürekli bir değişim içinde. Ama bir virusla, akşam yat sabah kalk her şey değişmiş, böyle de olmaz. Toplumda belirleyici olan üretim ve yeniden üretimdir. Geniş anlamda üretim, üretimin yapılış tarzı, insanın yaşaması için gerekli malların üretimi, sadece ekonomik temel değil, siyaset, kültür, hukuk bütün alanlar girer. Bu yeni bir üretim sistemidir ki, Kendi içindeki değişim mekanizmalarına, dinamiklerine bakmak gerekir. Koronavirus neleri değiştirir bakacağız. Bu süreç şöyle ya da böyle geçtikten sonra insanlar kaldığı yerden işlerine devam edecekler. Dijital devrim varolan hızıyla devam edecek.
Şimdi Coronovirus nedeniyle eve kapandım. Psikiyatristler uyarmıştı: “Eğer siz evdeki eşyalarla buzdolabı, fırın, masa, koltuklar vs konuşuyorsanız, bu normal. Bizi aramayın. Onlar sizinle konuşmaya başlarsa o zaman bizi arayın.” Ben henüz tek taraflı kitaplarla, Compüterle, I pad’le konuşuyorum. Kendi kendime sayıkladıklarımı da buraya yazdım.