Skip to main content
Time to read
6 minutes
Read so far

HASAN H. YILDIRIM'IN YOLDAŞLIĞI!

Mon, 07/31/2017 - 11:32
0 comments

HASAN H. YILDIRIM’IN YOLDAŞLIĞI!

 

Mehmet Müfit

 

 

42 senelik « yoldaşim », « arkadaşim », « mertliğine" inandiğim Hasan Hüseyin Yildirim sosyal medyada hiç saygi duymadan bana hakaret ederek saldirdi. Bununla yetinmedi, birde beni « Kawa kadro ve taraftarlarina havale » etti. Böylece, hiç tanimadiğim, Kawa ile ne geçmişte ve nede bugün ilişkisi olmayan, nerden gelip nereye gittikleri belirsiz saygisiz, haddini bilmeyen, yeni edindiği kendi arkadaşlari olan « sosyal medya küfürbazlari »na yol açarak bana saldirtti. 

 

Hatta, « sen Mehmet Müfit’in çantacisisin » dediği ve aslinda adam bile olmayan bir ahmaği bana karşi kişkirtarak saldiri yolunu açti. Bizimle geçmişi olmayan bu zavalli parazitin bir kaç seneden beri bana sosyal medyada saldirmasina sesini çikarmadi, aksine sessiz kalmasiyla teşvik etti. Bana, ismimi vererek hakaret etmesinin istenmeyen şeylere yol açabilecegini düşünemeyecek kadar « zeki » Hasan Hüseyin.

 

Demek ki, Hasan Hüseyin Yildirim’in yoldaşliği, arkadaşliği, saygisi ve vefadarliği bu kadarmiş. 

 

Benim ortaya koymaya çaliştiğim argümentlere ve sorduğum sorulara cevap vermemek için soruya soruyla cevap verme uslubunu seçiyor ve böylece sorularimi cevapsiz birakiyor. Ben Barzanilerin yada diger çikar çevrelerinin olumsuzluklarini, rüşvet ve népotizmlerini tartişmiyorum; güneyliler kendi aralarinda bolca, hakarete ve yalana varincaya kadar kendilerini tartişmaktadirlar. Her ne kadar son derece ciddi, kaygi verici hatta ürkütücü ilişkiler söz konusuysa da, tartiştiğim hadiseyle diyalektik baği olmasina rağmen Türkiye yada İran’la olan ilişkilerin vardiği boyutuda tartişmiyorum. Ben, bu günün olgunlaşmiş iç ve diş koşullarinda kim Kürdistan’da beklenilen devleti kuracak onu tartişiyorum? Var olan siyasi güçler dişinda başka güçler mi var? Bazilar gibi oda, bu işi ABD ve diş güçlere havale ediyor; Kürdlerin ulusal birliği olmadan devletin kurulabileceğini saniyor. 

 

Bütün vatansever Kürdler, yaşanmakta olan bu tarihi momentte büyük kaygilarini, korkularini, sevinç ve coşkularini, fikir ve düşüncelerini paylaştigi bir ortamda, Hasan Hüseyin, Barzani ailesiyle ve içte de bizlerle uğrasmayi, önüne gelen her arkadaşa saldirmayi, rencide etmeyi marifet edinmiştir. 

 

Hizini alamamiş olacak ki, ayrildiklari güne kadar KAWA’ya ve ulusal kurtuluş hareketine hizmetleri geçmiş, hatta bir çoklari bunun için işkence görmüş, cezaevi yatmiş, eziyet çekmiş ama bu gün bizimle birlikte olmayan «ayrilmiş» arkadaşlara da saldiriyor!?  Onun bu davranişini her kes esefle karşiliyor.

 

Bir iki seneden beridir, sosyal medyada PDK ve Barzani ailesinin eleştirisi adina sadece düşmanliğini yapan bu « arkadaş », bütün enerjisini ve çabasini bu yolda harcamaktadir. O kadar ileri gitti ki, Kürdistan’in güneyinde yapilmak istenen referandumu « Türk devlet projesidir » diye red etti. Üstelik, hiç bir akli selim Kürd vatanseverinin yapamayacaği tarzda, Türklerin spekülatif diskurlarini, sözde belgelerini referans alarak bunu yapti. O, hiç bir Kürdün kabul edemeyeceği en kötü yolu seçti.

 

Büyük Çin antik filozofu Sun Tzu’nun bir lafi vardir; « Yapmak istemediğini düşmanina yaptir ».

 

Tipki böyle, Kürd milletinin düşmanlari, yapmak istemediklerini açiktan yada sinsice Kürdün Kürde karşi yapmasinin zeminlerini oluşturarak, sinsice teşvik ederek yaptirmiştir. Bu türden, özellikle Türklerden gelen  zeminlere düşmemek için Hasan Hüseyin Yildirim’in sahip oldugu « zekaya" sahip olmak gerekiyor. Bu «arkadaş», benim zekamla alay ediyor ama, sosyal medyanin kaygan ve yaniltici zeminlerinde geri bilincin ve apolitik kişilerin tuzağina rahatlikla kendisi düştü. Böylece, o ve kafadarlari, küfürlerle, desinformationlarla tartişmalari kirlettiler. 

 

PDK ve Barzani ailesine ilişkin herkesin belli bir fikri ve kanaati oluşmuş bulunuyor. Eleştirenler var ama tapanlarda var. İyide, bizim bir şark toplumu olduğumuzu Hasan Hüseyin unutmuşa benziyor; duygularla fikirlerin, doğru olanla güçlü olan arasindaki farkliliklarin birbirinden rahatlikla ayirt edilmediği, spor takimi tutar gibi siyasi taraftarliğin yapildiği bir millettiz.

 

 Bunu görmek ve idrak etmek, diğer Kürde ilişkin empathie yapmamiza yol açar. Kürd milletinin sosyolojik yapisini, Kürdlerin psikolojik duygularini, nasil bir süreçten geçtiklerine bakmaksizin, incelemeye ve anlamaya çalişmaksizin ucuz bir şekilde itham ve küfür ederek, « yalakalik » yapiyor diyerek rencide etmeye kalkişarak, Barzani ailesine düşmanlik yaparak insanlari ikna edeceğini saniyor o. Hasan Hüseyin, o kadar şaşirmiş ki, yoldaşlarini bile «Barzanilere yalakalik » yapmakla suçlamaktadir. Belli ki, psikolojisi bozulmuştur.

 

Güney Kürdistan’da, PDK’nin hakim olduğu « sari bölgede » Barzanilerin iktidari gittikçe aile oligarşisine dönüştü. Ben bunu 90’li yillarda, « şayet Kürdistan’da parlamenter demokratik bir sistem kurulmazsa elde edilen iktidarin  aile oligarşisine dönüşebileceğini» yazmiştim, nitekim böylede oldu. Bu tespitim, siyasi bir tespittir. Bu «arkadaş», bu tespitime şaşirmiş olacak ki, bana « oportunist, liberal » diye saldiriyor. 

 

Onun havsalasinin algilayamadiği şudur; devlet kuran dünyanin bir çok milletine, ya feodaller, aristokratlar yada burjuvazi, sermaye sahibi siniflar önderlik etmiştir. Esas olanin devlet kurmak olduğu için, yüksek milli menfaatler uğruna halklar ve milletler de onlari bu icraatlarinda takip etmişlerdir. Güney Kürdistan’da da devleti bu gün silahi elinde bulunduran, iktidarda olanlar yada siyasi gücü olanlar kuracaktir, baskalari değil. Benim derdim ise, Barzani’yi yada bir başkasini savunmak değildir, sorun ortaya çikan bu konjuktürde bağimsiz devlet kuruluşuna yapacaklari katkidir. 

 

Burada problematiğimiz şudur; PDK’nin, YNK’nin ve Gorran’in beraber kuracaklari bu devlet kuruluşunu destekliyor muyuz, yoksa hayir mi? Kürdistan’in mevcut realitesinde, ne PDK ne YNK yada ne de Gorran tek başina devlet kuramazlar. Devlet kurmak bütün siyasi güçlerin ve halkin birliğini gerektiriyor. 

 

Gorran’in katilmadiği bir devlet nasil ki kurulamazsa, ayni şekilde PDK’nin de katilmadiği bir devlet kurma girişimi başariya ulaşamaz. Bir çok Kürdün özendiği Almanya’nin «Bismark yöntemi» olamayacağina göre, peki sonuçta ne olacak? Bu siyasi güçler, muşterek siyasi bir projede anlaşmak zorunda kalacaklar… şartlar onlari milli birliğe mecbur kilmaktadir. O bakima, bizim başindan beri söylediğimiz yere geliyoruz; bu siyasi güçler birbirlerine mecburdurlar, biri olmadan diğeri olmaz. Kürdistan’da mevcut siyasi durum budur. O taktirde, bu güçlerin birliğini istemek dişinda başka bir talebimiz olamaz. Siyasi akil budur işte. 

 

Bu doğrulari ifade ettiğimden dolayi benim aklima hakaret ediyor. Ayrica, KAWA’nin ortaya koyduğu ve bu güne kadar savunduğu bu siyasetin oluşumuna teoride ve pratikte önayak olan kimdi? Hasan Hüseyin bunu unutmuş olmalidir. Peki, o ne yapiyor? Ögüt içinde otak siyasi akil oluşturacağina, Barzani ailesinin ve PDK’nin düşmanliğini günlük faaliyetinin merkezine koyarak güneylilerin işini kolaylaştirdiğini mi saniyor? Soruyorum, bu faaliyetinde bir anormallik yok mu? Kuzey Kürdistan’in devasa sorunlari dururken neden Barzanilerin düşmanliğina israrla kilitlenmiş? Bunun nedeninin ve izahinin olmasi gerekmiyor mu? Bu akilla, çocuk bile ikna edilemez. Güneyde devlet kurmak için siyasi «malzemenin» bu olduğunu o göremiyor mu? 

 

Bu günlerde, Gorran ve PDK referandum sorununda ve bağimsiz devlet kurma meselesinde anlaşacaklardir. Ortaya çikan yeni gelişmeler bunu göstermektedir. Hasan Hüseyin ne diyecek o zaman? Barzaniler ve PDK işin içinde olduklarindan dolayi bu kuruluşa karsi mi çikacak? 

 

Bütün Kürdler biliyor ki, Türk devleti Kürdistan’da referandumun yapilmasina ve bagimsiz Kürdistan’in kurulmasina şiddetle karşidir. Kürdistan’in yükselişini engellemek için elinden gelen bütün yikici faaliyetleri yapmaktadir. Hasan Hüseyin’in düz mantiğina göre, Barzaniler « Türk devletinin işbirlikçileri » olduklarina göre Kürdistan’in bağimsizliğini isteyemez, isteseler bile bu, bağimsizliği engellemek için « sahte » bir istek olacaktir. Fakat o, bir an olsun, Kürd hakim sinifinin, sermaye sahibi burjuvanin Türk devletiyle çikarlarinin bir olmadiğıni, pekala çok ciddi çelişkilere sahip olabileceğini ve bunun bağimsizliğa götürebileceğini düşünmez. Ona göre bu imkansizdir. Oysaki Kürdistan’da bu gün gerçekleşmekte olan tamda budur. 

 

Hasan Hüseyin kendince benim aklimla hiç sikilmadan, saygi duymadan alay ediyor; KAWA kuruldugundan beri bir çok arkadaş gibi ön saflarda samimi bir şekilde çaliştim ve beni taniyanlar bunu bilirler. 1980 askeri darbesinden sonra ise, KAWA’nin örgütsel toparlanmasinda ve oluşturulmuş siyasi tespitlerinde o küçümsediği aklin yol açici rolünü inkara kalkişiyor. Lakin, burada geçmişimize ilişkin tartişmalar yapmayi doğru bulmuyorum. Çünkü geçmişimizde, benim aklimin yerinin nerde olduğunu o çok iyi biliyor. Yoksa bunu unuttumu? Yaşar Kemal’in dediği gibi; «insan hafizasinin asil zayifliği unutkanliğidir». 

 

Hasan Hüseyin, bir çoklarimiz gibi emek verdi ve çok çalişti. Onun gibi inkarci değilim; gerçek neyse odur. Ama siyaset oluşturmak apayri bir yeteneği gerektiriyor. Kendi payima hep kollektif akla inanmişimdir. Bu bakima, uzun yillar boyunca KAWA’nin oluşturulan siyasetinde kimin ne kadar etkili olduğunu tartismayi absurd görüyorum.

 

Ama o ne yapiyor; "olup biteni en son anlayan » olarak beni tanitip küçümsüyor! Peki ama, kollektif yönetimimizde oluşturulan siyasette yeri belli olan böyle birisinin bir adim ilerisine neden çikmadi o? Elinde sanki zeka ölçegi varmiş gibi o zaman kimin zekasini küçümseyip ölçmeye yelteniyor? Akilli olan, kendi arkadaşlarini bir arada tutmasini bilendir, örgütünün bölünmesini engelleyendir. Bu gün yaptiği gibi, o hep KAWA’nin yikici ve dağitici tarafi oldu. Hani nerde kaldi kendisini başkalarindan zeki gören akilliligi? Ceviz kabuğunu doldurmayan bahanelerle yine kalkmiş gülünç ve çocukça var olan potansiyelimizi ve kollektivitemizi bölmeye kalkişiyor. Bölünmüşlüğün, kaçinilmaz olarak yenilgi olduğunu o hala bu güne kadar öğrenmediğinden dolayi bu kötü icraatina kalkişiyor. Hiç bir KAWA’ci onun yaptiğini kabul etmiyor. 

 

Ne KAWA’yi bölmeye kalkişmasi nede sosyal medyada ismimi vererek kafadarlariyla bana ve yoldaşlarima hakaret etmesi ona bir şey kazandirtmaz, bunun için ona kimse madalya takmayacaktir. 30.07.2017

 

Mehmet Müfit

 

 

Add new comment

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.