Skip to main content
Time to read
3 minutes
Read so far

İran’a konulan ambargonun Kürdistan’a yansıması

Tue, 09/18/2018 - 22:41
0 comments

Çiya Artos - ABD yönetiminin, İran ile P5+1 (ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasında 2015'te imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini açıkladıktan sonra, İran‘a karşı uygulamaya soktuğu yaptırımlar yavaş yavaş etkisini göstermeye başladı.
İranla iş yapan ülke ve şirketleri, İran’la olan ticaret anlaşmalarını fesederek İran’ı terkediyorlar. En son Güney Koreli petrol şirketleri, İran‘dan ithal ettikleri petrol sevkiyatını bitirdiler. Ambargonun ilk aşamasının 7 Ağustos’ta devreye girdiği ve ikinci aşamasının 5 Kasım’da (2018) sonlanacağı tarihe kadar, İran’la ticareti olan birçok şirket buna uyacaktır. Aksi taktirde bu şirketlerde uygulamalara tabii tutulacaktır. Çin İran ve Türkiye, İran’la petrol ticaretini durdurmayacaklarını açıkladılar. 
İran’ın petrol ihracatının sıfıra indirmeyeceğini bilen ABD yönetiminin hedeflediği rakam asgari petrol ihracıdır. İran’ın günlük petrol ihracatı 2 milyon 200 bin varildir. Bunu % 50’sini Çin ve Hindistan’a, öbür yarısını Avrupa ülkelerine, Güney Kore, Japonya ve Türkiye’ye yapıyor. Yaptırımlar yüzünden 5 Kasım 2018’e kadar İran’ın petrol ihracatı günlük bir milyon varile düşecektir. Bu nedenle İran’ın yıllık 60 milyar dolar olan petrol gelirinin yarısının yani 30 milyar doların azalması demektir. Bu durum İran ekonomisini hemen batırmasa bile, büyük bir kaosa sürükleyecektir.
İran ekonomisinin çökmesi genel anlamda Kürtlerin çıkarınadır ama,ambargo yüzünden sınır ticaretinde turizm alanında bundan en çok etkilenen Kürdistan halkı olacaktır. Örneğin Güney Kürdistan’da soran bölgesindeki ticaretin % 80‘i İran’dan ithal ediliyor. Yine Kuzey Kürdistan’daki sınır ticaretinde İran büyük pazardır. Örneğin 2018’in ilk üç ayında 600 bin İranlı turist Van’a gelmis. Ambargonun Kürtlere ekonomik alanda zarar vereceği kesin. Fakat buna rağmen İran gibi despot, zulümkâr ve Kürt katili bir devletin toptan yıkılışına sınır ticaretine yüzünden karşı çıkmamak gerekiyor. Kürtlerin hepsi bu ambargoya evet demeleri gerekiyor. Çünkü Kürdistan’ın esas çıkarları daha önemlidir. 
Sömürgeci zalim İran ve Türkiye devletlerinin, tarihsel düşmanlıklarını bir kenara bırakıp Kürtlere karşı birleşmeleri, Kürtlerin eksikliğinden ve parçalanmışlığından ileri geliyor. Bu iki ülkenin yıkılışı ancak, ekonomik kaos, arkasından gelecek sosyal patlamalar ve iç karışıklıklarla mümkündür. Irak’ta ve Suriye’de Kürtlerin elde ettiği kazanımlar böyle elde edildi. İran ve Türkiye kendi sonlarının Irak ve Suriye gibi olacağını şimdiden kestiriyorlar . Bundan dolayı Kürtlere karşı her alanda harekete geçtiler. Bu iki ülkede çıkacak bir iç savaşta en büyük ve güçlü muhalefetin kürtler olduğu biliyorlar. Türkiye ve İran’ın, Güney ve Kuzeybatı Kürdistan’ı (Rojava) işgal etmek istemelerinin altındaki gerçek budur. 
İran’ın Pazar günü Erbi’il Koye ilçesindeki HDK ve KDP-İ karargâhlarını bombalaması sonucu içinde merkez komite üyelerininde bulunduğu 17 kişinin şehid edilmesi; aynı gün üç Kürt aktivisti (Ramin Hüseyin Penahi, Zanyar Muradi ve Lukman Muradi’yi) idam etmesi, İran Faşist rejiminin genç ve dinamik Kürt potansiyelini bitirmek istediğini açıkta ortaya koydu. Ey Raqip ulusal marşı ile idam sehpasına yürüyen bu kahramanlar Kürdistan’da varoldukça, ne Kürt davası nede bağımsızlık mücadelesi biter. 
Temmuz ayında PJAK tarafından 11 İran askerinin öldürülmesi şüpheli bir eylemdi. Çünkü İran askerleiyle uzun süreydi çatışmaları yaşananmamıştı. İran devletiyle bir sorunuda olmayan PJAK’nin böyle bir eylemi, İran’ın Kürt partilerine saldırı bahanesi olmuştur. Bu eylem üzerine İran PJAK’ye değil aksine Rojhılat partilerine saldırdı.1990’larda PKK’nın İran devletiyle yaptığı 5 maddelik anlaşmanın maddelerinden biriside, Rojhılat’taki Kürdistani partileri Kürdistan’a sokmamak ile ilgiliydi. Geçen yıl PKK, KDP-İ ve HDK’ye sınırda saldırdı ve Kürdistan’a girmelerini engelemeye çalıştı. Bunun sebebi PKK’nın, İran’la yapılan anlaşmanın maddelerini uygulamasıydı. PKK’nın İran’la danışıklı bir döğüşü olma ihtimali güçlüdür.
Füze saldırısından sonra Rojhılat patilerinin yaptıkları açıklamada „İran’ın bize böyle saldıracağını zannetmiyorduk“ açıklaması, düşmanlarını küçük görmenin korkunç hatasını bir daha tekrarladıkları açıktır. İran’ın, hilekâr, yalancı ve alçakça eylemlerini, Kürtler bağimsızlık mücadelesinde hem yaşamışlardır. Sadece 1991’den günümüze kadar İran pastarları Güney Kürdistan’da 400’ün üzerinde Rojhılat Peşmergesini katletmiştir. Buna rağmen fazla önlem almadıkları açıktır. Şu sözü hiçbir zaman unutmamak lazım: „Su uyur düşman uyumaz!“ 
İran ve Türkiye’nin Kürt korkusu, onları dahada saldırganlaştıracaktır. Bunun karşısında direnmenin tek yolu Kürtlerin birliğinden geçiyor. Fakat Kürtler birlik olacaklarına hergeçen gün dahada parçalanıyorlar. Kürt halkı önümüzdeki süreçte çetin bir mücadeleye hazırlıklı olmalıdır. Çünkü sömürgecileri saran belalı ateşin dumanı görürmeye başladı bile!..
13. îlon 2018

Add new comment

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.

Category