Skip to main content
Time to read
12 minutes
Read so far

Kısır Döngüyü Aşmak

Sun, 07/02/2017 - 00:04
0 comments

 

 

Kısır Döngüyü Aşmak

Brahim Ziravav

Her sömürge ülkenin temel stratejisi yabancı işgale, sömürgeci egemenliğe son vermek  ülkeyi bağımsızlığa kavuşturmaktır.  Başka bir deyişle ulusal ve tarih bilinci oluşturmak, ulusal bir politika etrafında bütün ulusun birliğini  ve ülkenin bütünlüğünü sağlamak ve bağımsız ulusal bir devlet kurmaktır. Bu aynı zamanda her ulusun vazgeçilmez temel hakkıdır. Ulus,modern dünyada toplumsal ve siyasal olarak  ulusal devlet şeklinde kendini ortaya koyar. Peki Kürdistan’daki siyasi  güçler böyle bir stratejiye sahip mi?

 Kürdistan’daki  çok sayıda siyasi güç bağımsız, ulusal bir devlet kurma stratejisinden yoksundur. Önüne koydukları hedef  otonomi (özerklik), federasyon vs.  Biz burada bu projelerin bir  açmaz, Kürdistan açısından kısır bir döngü olduğunu,  soykırımı içinde barındıran  çok tehlikeli riskler taşıdığını,  ayrıca gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, yaşanan tarihi tecrübeler ışığında irdelemeye çalışacağız.

Başta şunu belirtelim, özerklik veya federasyon sömürgeci ilişkileri ve hakimiyetini korur. Sömürgecinin imtiyazlarına ve sömürüsüne tamamen son vermez.  Dekolonizasyonu sağlamaz. Sömürge halkın lehine “ iyileştirme” sağlasa da sömürgecinin hakimiyeti altında yeni bir işbirlikçi tabaka yaratarak, devrimi yozlaştırma tehlikesini beraberinde getirme riskini taşır ve  ulusal kurtuluşu sağlamaz. Sömürgecilik  başka biçimler altında sürer.  Ulusal sorunda devrimci tavır  tam bağımsızlıktır. Sömürgeciliği temellerinden yıkar ve tasfiye eder.

 Ancak pratikte  otonomi,  bir geçiş dönemi olarak ele alınırsa, ulusal güçlerini toparlamak, yönetme tecrübesi kazanmak açısından bağımsızlık yolunda bir basamak olarak  eski sömürge statüsüne göre ileri bir adımı ifade eder. Kürdistan’ın özgülünde otonomi veya federasyon  mümkün mü, egemen uluslarla (Türk, Arap, Fars) bir arada yaşamanın  koşulları var mı? Geriye dönüp tarihe baktığımızda, bu devletlere egemen ideoloji, politika ve kültürlerle, bunun mümkün olmadığını görürüz. Çünkü egemen resmi ideoloji sömürgeci toplumu topyekün zehirlemiş, egemen millet Kürdlerin ulusal varlığını tanımamakta, inkar ve imha politikasında  ortak bir anlayışa sahiptir. Ortak yaşamı dayatmak, sadece vatanlarına el koymak ve ikinci sınıf hizmetçi, köle statüsünde tutmak değil , aynı zamanda niyetlerin ötesinde  uzun vadede Kürdleri  eriterek yoketmektir.

Otonomi veya özerkliği savunan hareketlerin temel savunma gerekçelerinden biri,  politik  hedefiyle güçlerinin oranı arasında doğrudan bağlantı kurarak “şimdilik gücümüz buna yetiyor” demeleri ve bağımsızlık hedefini sürekli ertelemeleridir. Bağımsızlığı dile getirmekten kaçınarak sömürgeci güçleri dil ve kültürel  haklar,  “makul” ve “kabul edilebilir” taleplerle  “ikna edeceklerini”(!), gerçek anlamıyla “kandırabileceklerini” düşünmeleridir. Bunu da politikada “kurnazlık” edasıyla yapmalarıdır. Unuttukları “kurnazlık” başkasının aptallığı üzerine kurulan bir oyundur. Sömürgeciler ise aptal değildir. Küçümsenmeyecek devlet geleneğine sahip İran ve Türkiye’yi bir tarafa bırakalım, en zor durumda  Irak ve Suriye dahi en ufak talebi kabul etme yaklaşımı içinde değillerdir.

 Hiç kuşkusuz Kürdistan meselesi bölgede deprem etkisi yaratacak, dünya güç dengelerini yerinden oynatacak çözülmesi en zor sorunlarından biridir.   Ancak Kürdistandaki siyasi güçler Kürdistan  Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin  gerisine düşmüşler, ufuksuz ve hedefsiz olarak kendini tekrarlamaktadırlar. Kuzeye göre Doğu ve Güney Kürdistan bu konuda çok fazla tarihi tecrübeye sahiptir. Yaşanan tarihi tecrübeler ışığında bakıldığında yaşanan bir kısır döngüdür.

Kriz veya savaş dönemleri geldiğinde sömürgeci-merkezi devletler zayıflar. Çevre ve   egemenlik kurduğu topraklar üzerindeki  kontrolünü kaybeder. Ayrı bir ulus oluşturan Kürdler harekete geçer ve yeni bir statü oluşturma çabasına girer. Özerklik, federasyon  talepleri gündeme gelir. Savaş ve kriz ortamı son bulduğunda, merkezi-sömürgeci devlet gücünü toparlar içeride egemenliğini sağlamlaştırır, dış müttefiklerini oluşturur, ondan sonra uluslararası sistemin desteğinde Kürd ulusal hareketini kanla bastırır. İkinci dünya savaşından sonra Mahabad’da kurulan Kürd Cumhuriyetinin akıbeti böyle olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sonrası Kürdler lehine oluşan ortam değerlendirilememiştir. Birinci Dünya savaşında yenilen Osmanlılar bir taraftan Kürdlere çeşitli vaatlerde bulunurken diğer taraftan Kürdlerin bağımsız hareket edecek örgütlenmelerine izin vermeyerek tasfiyeye yönelmiş ,çeşitli vaatlerde bulunarak Kürdlere “pis bir oyun oynamış”tır.  Savaş sonrasında Kürdistanı baştan başa kana bulamıştır. Güney Kürdistan’daki otonomi antlaşması Irak sömürgecilerince ihlal edilmiş,daha sonra ortadan kaldırılarak soykırımla sonlandırılmıştır. İran Irak Savaşı dönemi boyunca Kürdleri pazarlık masasında oyalayan Irak, savaşın bitiminde enfal hareketi başlatmış , soykırımı gerçekleştirmiştir.

Öyleyse süreç analizi yapılırken günün görevlerini geleceğe bırakmak, tarihteki benzer akibeti tekrar yaşamak demektir. Sömürgeci devletlerin merkezi iktidarına bağlı hareket etmek, bağları koparmamak savaşın sonunda o ipler Kürd halkının boynuna dolanacaktır. Kürdler tarihlerinde ilkkez böyle süreçlerle karşılaşmıyorlar. Önce yaşadıklarını gözönüne alarak, mevcut siyasi önderliklerin iktidar ve muhalefetiyle yeniden hata yapması, basiretsiz davranması, sonraya ertelemesi düşünülmemelidir.

Peki bu otonomi düşüncesi Kürd ulusal kurtuluş hareketinin gündemine nasıl girdi ve stratejik hedef olarak Kürdistan’daki siyasi parti veya örgütler “otonomi”talebiyle yola çıktı?  “ Kürdistana otonomi sömürgeci devlete demokrasi (İran, Irak, Türkiye ve Suriye)” temel şiarı Kürdistan’ın önüne hangi koşullar altında konuldu ve neden kabul gördü? Bu soruya cevap vermeden önce Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin genel bir seyrine bakmak gerekir.

 Hünerli ve kudretli bir halk olan Kürdler,  çarpıcı özellikleri, zengin kültürü ve yaşam tarzıyla önasya tarihinde önemli bir rol oynamışlardır. Nesnel olarak Kürdler Batıasya’da en büyük uluslardan biridir.   Modern bir ulusal harekette nesnel varoluşun yanında öznel olarak, iradi olarak kendi istem ve temsilini ortaya koyması gerekir. Kürdler hem düşünce düzeyinde hem de giriştikleri ulusal hareketler direniş ve ayaklanmalarla bunu ortaya koymuşlardır. Kürd ulusal fikri, bir sınıfın, tabakanın, kişi veya zümrenin çıkarlarını değil, bütün bir ulusun ifadesidir. Cemal Nebez, Kürd milliyetçiliğini Kürdistan’da ulusal devlet arayışı olarak tanımlar.  Kürd milliyetçiliği fikri açık bir biçimde 16. Yüzyıldan itibaren Taj-al Tawarikh ve Şerefname’de yansıtılmıştır. Daha sonra Mem û Zîn eserinde Ehmede Xani bu ulusal istemi dile getirdiğini söyleyen Cemal Nebez şöyle der:

“1694-5’te Mem û Zîn’i yazan Kürt düşünürü Ehmedê Xanî Kürtlere bir araya gelmelerini ve bağımsız bir Kürt devletini kurmalarını, kendilerini Türklerin ve Farsların egemenliğinden kurtarmalarını ve bir Kürt padişahını, bir Kürt tacını ve Kürt kültürünün ve Kürt parasının peşine düşmeleri yönünde bir çağrı yapar.(Unutmayın) Ehmedê Xanî aynı zamanda Türklerin ve Farsların tebaası olmaktan memnun olan Kürt beyliklerini de eleştirir...Bütün bu (meseleleri) göz önünde bulundurursak, bir Kürt padişahının yönettiği bağımsız bir Kürdistan’da  bir bütün olarak Kürt ulusunu içine alan ulusal bir Kürt devletinin kurulması fikri bizzatihi Kürdistan’da ortaya çıkmıştır, yoksa yabancılardan alınmış değildir.” (aktaran Abbas Vali, Kürt Tarihi, kimliği ve Siyaseti Sf. 28)

 Ulusal uyanış  ulusal bir devlet kurma bilincini de beraberinde getirir. Kürdlerde  uluslaşma nüvelerini Ahmede Xani’de görürüz. Teritoryal veya hanedan bir devlet değil, ulusal bir devlet.  Ulus , ulusal hareket, ulusal bilinç , ulusal tarih ve ulusal politika zamanla direniş içinde gelişir. Modern zamanlarda gelişen Kürd ulusal hareketi 19. Ve 20. Yüzyıl başlarında ulusal devleti hedefliyordu.

Peki bağımsızlığa göre geri bir talep olan otonomi fikri ne zaman oluştu. Bunun 1946’da Sovyet modeliyle Kürd ulusal hareketinin gündemine girdi desek yanlış olmaz. KDP’den önce kurulan JK örgütü hiç bir yenilgi almadığı ve hızla geliştiği ve örgütlendiği halde feshedildi yerine KDP kuruldu.

1942’de Komeley Jeyaneway Kürdistan (Kürdistan Diriliş Örgütü) kuruldu. Komela Kürd ulusu içindeki sosyo-ekonomik ve siyasi farklılıkları asgariye indirme ve birleşik ve bağımsız bir vatan yaratma misyonuna sahip bütün ulusu etrafında toplama amacındadır. JK ana amacı bağımsız ve ortak vatan yaratmadır. Kürd ulusunu ve halkını bu ortak vatan etrafında toplamadır. Komeley JK hedefi , her şeyden önce birleşik bir Kürdistan’da ulusal bir devletin yaratılmasıdır.

Komaley JK ile birlikte bağımsızlık düşüncesi rafa kaldırıldı, yerine Sovyetlerin bir projesi, ya da Sovyet modeli örnek alınarak otonomi konuldu. Komala feshedildi onun yerine KDP kuruldu. İlkin Mahabad’da kurulan Kürd Cumhuriyeti 1946 yılında Sovyet modelinin etkisiyle özerklik projesi hayata geçirilmeye çalışıldı. İran egemenliğinin hukuki ve siyasi çatısı altında kendi kendini yönetme vizyonu geliştirildi. Cumhuriyetin stratejik amacı bölgesel kendi kendini yönetme üzerine kuruldu. İran merkezi devleti bu planı kabul etmedi. Bilindiği gibi  Kürdlerin kendilerine bağlı bir özerk yapılanmaya dahi tahammül etmeden zorla ortadan kaldırdı. Qazi Muhammed’i  astı. Cumhuriyetin yıkılmasından sonra otonomi hedefi KDP stratejisi olarak yaşadı. “İrana demokrasi, Kürdistana otonomi”  şeklinde formüle edilen slogan Mela Mustafa Barzani önderliğindeki Irak KDP’si tarafından kabul edildi.  Bu özerklik fikri Doğu , Güney,   Kuzey ve Rojava  Kürdistanın’da  örgütlenen bazı siyasi örgüt ve  partilerce izlendi.

Bugün Kürd ulusal hareketi siyasal ve kültürel bir birlikten yoksundur. Yerel çıkarlar, kişisel ilişkiler, özerklik yanlısı yerel hareketlerin oluşumunu getirmiştir. Aslında özerklik yanlısı hareketler, yerel düzeyde geçmişteki İran ve Osmanlılara bağlı yarı-özerk Kürd beyliklerini düşündürmektedir. Kürd ulusal hareketinin bölgesel özerk hareketlere dönüşmesi, sürekli başarısızlığa dönüşmesinin sebebi dört sömürgeci devletin şiddeti,  egemen dört saldırgan milliyetçiliğin baskısı altında Kürd toplum yapısı ve ortak ulusal bilincinin zayıf kalmasıdır. Devletlerin imha ve inkarı dayatarak merkezileştirme politikaları karşısında Kürd Ulusal Hareketi ideolojik, siyasal ve kültürel yapı oluşturamamakta, Kürd sivil toplumu zayıf kalmaktadır.

Kürdistan siyasal arenasında egemen olan özerklik yanlısı hareketler yerel, dar fikirli, Kürd ulusal kimliğinin parçalanmış yapısını kabul etmenin ötesine adım atamazlar. Komşu sınır ötesi devletlerin siyasetinde kullanılır, himaye gördüklerinden egemen sömürgeci devletlerin çizdiği kapasiteye hapsolurlar.

Kürdistan’ın parçalanmışlık olgusu Kürd ulusu üzerinde büyük tahribata,  mücadele de de büyük handikaplar yaratmaktadır. Kürdistanın dört tarafı düşmanla çevrili sömürgeci bir kıskaç altındadır. Parçalanmışlık sorunu farklı mücadele süreçleri ve tarih seyrini geliştirmiştir. Eskiden Osmanlı ve İran feodal sömürgeciliği altında yarı-özerk yaşayan Kürd Beylikleri daha sonra merkezi devletin politika değişimiyle  özerkliklerine son verilmiştir. Otonomiyi savunan siyasi hareketler  dönemin koşullarında fiili olarak yaşayan yarı- özerk Kürd Beyliklerinin  statüsünü talep ederken yaşanan modern çağın ve  toplumsal değişimin farkında değiller. Aydın geçinen yurtseverler dahi Yavuz dönemini referans noktası alarak Kürdistan meselesi nedeniyle TC sömürgecilerinin içine girdiği yapısal krizi aşmada  “yol   göstermektedirler”  Bir parti başkanının “ Yavuz hazır bir İdrisi Bitlisi araması” vs ne kadar traji-komik bir durumdur.

Halbu ki TC o yolları çoktan yürümüş ve terketmiştir. Ve kendince ortaya bir “tarihi bir devlet tecrübesi” çıkarmıştır. Osmanlı dönemi dahil TC hiç bir dönem milli bir meseleyi  masada muhataplarıyla birlikte oturup çözmemiştir.Merkezi-sömürgeci bir devlet olan Osmanlılar  tebasıyla asla görüşmez, onları muhatap almaz geleneksel politakaya sahiptir. Devlet kutsaldır, sorgulanamaz tanrının yeryüzündeki temsilcisidir. Devlete itaatsizlik , Allahın emirlerine itaatsizliktir. Bunun için halk ile devlet arasında bir uçurum vardır. İslamiyet kullanılarak halkın politik sisteme itaati sağlanmıştır. Bu anlayış sorgulanamaz. Bu anlamıyla önemli bir tarihi sorun karşısında politik bir çözüm aranmaz . İmha edilir, sürülür ve sonuçta etkisiz hale getirilir. Balkanlardan Mısıra kadar varolan ulusal özgürlük ve bağımsızlık hareketleri  şiddetle bastırma, politikası güdülmüş, soykırımlar, sürgünler yoluyla bertaraf edilmiştir. Çok milletli Osmanlı imparatorluğu gelişen ulusal bağımsızlık ve özgürlük hareketlerini kanla bastırma yolunu seçmiştir. Balkanlardan Mısıra gelişen ulusal hareketler Rusya ya da Batılı devletlerin desteğinde ulusal devletlerini kurarken Osmanlılar asla bunlarla masaya oturmadı ve resmiyette tanımadı. İlk başta oluşan otonomi devletler zamanla bağımsızlıkla yani Osmanlıdan kopuşla sonuçlandı.

 İlginç bir örnek Arnavutlar da biraz geç kalmakla birlikte Osmanlılardan otonomi talebinde bulundular. Fakat Osmanlılar “siz de müslümansınız, bizde müslümanız aynı devlet çatısı altında yaşayabiliriz. Ayrı bir yönetime gerek yok” dediler. Arnavutları müslümanlıkla kandırmaya çalıştılar. Fakat Arnavutlar ikimiz de müslümanız ama her şey sizin dilinizle ve siz yönetiyorsunuz. Biz de kendi dilimizle okumak ve resmiyette kullanmak, kendimizi yönetmek istiyoruz deyince Osmanlılar bu talebi reddettiği gibi kendi casuslarını Arnavuta göndererek Hristiyan Arnavutlarla Müslüman Arnavutları birbirine düşürmek istedi. Arnavutlar bu oyunları bertaraf ederek, kendisi de bir Osmanlı paşası olan İskender Beyin öncülüğünde ayaklanarak Osmanlıları topraklarından sürüp çıkardılar. Savaşı kaybeden Osmanlılar bu kez biz sizin özerkliğinizi tanıyoruz dediler. Arnavutlar,artık çok geç çünkü biz  bağımsız bir devletiz dediler.

Osmanlılara karşı gelişen ulusal hareketler otonomiden bağımsızlığa yöneldiler.  Bunu önleyemeyen Osmanlılar, bütün bu “tecrübelerin” toplamı olarak “çareyi” soykırımda buldu. Ulusu bir bütün olarak yokederse ulusal hareketi de kökündün “çözmüş” olur politikasına yöneldi. Bulgarlar, Yunanlar, Ermeniler ve Kürdler  soykırıma uğradılar. Bulgarlar ve Yunanlar soykırıma uğrasalar da  Rusya veya Avrupa desteğinde ulusal devletini kurdular. Ermenilerin nüfus olarak az ve bulundukları alanlarda çoğunluk oluşturmamaları, tümüyle yok olmayla karşı karşıya geldi. Ancak Sovyetler Birliğinde bir Ermenistan devletine sahip oldu. Kürdler ise büyük bir ulus oluşturdukları halde dörde bölündü, günümüzde hala devam eden bir soykırımla karşı karşıyalar.

Kürdistan büyük bir ülke, Kürdler büyük bir ulus. Otonomi projesiyle çözülecek bir sorun değil. Bölgede suni oluşturulan sömürgeci devletler, Kürdistan’ın ve Kürdlerin inkarı üzerinde varlıklarını sürdürüyorlar. Otonomi veya federasyon statüsü dahi bir dominyon taşı etkisi yapacağından dört sömürgeci devlet kendi aralarında anlaşmışlardır: Kürdistan tanınmayacak Kürdlere en ufak bir hak kırıntısı verilmeyecektir. Bu onların “toprak bütünlüğü” dediği “kutsal amentüsüdür”.

Otonomi veya federasyon Kürdistan’ın ulusal stratejisi olamaz:

  1. Otonomi de facto(fiili) oluştuğu dönemler, sömürgeci devletlerin zayıfladığı Kürdistani güçlerin güçlü olduğu dönemlerdir. Bu dönemler geçici savaş veya kriz dönemleridir. Sömürgeci devletler bütün tarihleri boyunca siyasi vehukuki olarak anayasal çerçevede bunu kabul etmemişlerdir.
  2. Dört sömürgeci devlet kendi varlıklarını Kürdlerin ve Kürdistanın yokluğu üzerine bina etmişlerdir. İnkar ve imha temel politikalarıdır. İktidar değişiklikleri olsa de bu temel politika değişmemektedir.
  3. Sömürgeci devletler demokratik  gelenek ve siyaset  kültürüne sahip değiller. Köle-efendi ilişkisi dışında birlikte yaşama koşulları yoktur.

Otonomi veya federasyon hedefi Kürdistan özgülünde başından itibaren kendi içinde  yenilgi ve trajik soykırımı barındıran Kürdistan tarihinde tekrarlanan kısır bir döngüdür. Özerklik veya Fedarasyonu esas alan Kürdistan’daki siyasi güçler sömürgeci devletin şiddeti karşısında yenilmeleri kaçınılmızdır. Bağımsız bir devlet dışındaki “siyasal çözüm projeleri”  sonu başından belli olan tekrar eden trajik kaderdir. Çünkü, zor durumlarda zamana oynayan sömürgecilerin kurduğu bir tuzaktır.

Sonuç olarak, otonomi bir kısır döngüdür. Özerkliği temel alan siyasi hareketler sömürgeci devletin şiddeti karşısında sürekli yenilmeleri kaçınılmazdır. Bağımsız bir devlet dışındaki “siyasal çözüm projeleri” ni tümüyle dıştalamak gerekir. Çünkü Kürdlere kurulan bir tuzak ve trajik bir kader hazırlamaktadır. Kürd ulusal fikri, bir sınıfın, tabakanın kişi veya zümrenin çıkarlarını değil bütün bir ulusun ifadesidir bu da bağımsız bir ulusal devlette ifadesini bulur.

Kürdistan sorunu sadece dört parçada İran, Irak,Suriye  ve  TC’nin iç sorunu değil, sömürgeci boyunduruktan kurtarılması gereken dünya çapında  genel bir sorundur.

Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ilkesi “özerklik hakkı” biçiminde daraltılamaz. Bu bir ulusun kendisinin karar vereceği ayrı(bağımsız) devlet kurma hakkıdır.

“Ulusal özerklik” veya “kültürel özerklik” hakkı tüm siyasi iktidar hakim ulusun elinde bırakılırken, Kürdlere sadece kendi “kültürel” kuruluşlarına kavuşma hakkı”na indirgiyecek kadar işi ileri götürdüler. Böylece sömürgecilerin Kürdistan’daki ilhakı “meşru” Kürd ulusal hareketinin hedefinde bulanıklık, kafa karışıklığı yarattılar.

Kürdistan sorunu hiç bir anlamı olmayan “halkların kardeşliği” hukuki düzeyde “ulusların hak eşitliği” üzerine açıklamalar ve bildirilerle geçiştirilemez. Bu tür söylemler sömürgeciliği örtbas etme, Kürd ulusunun ayrı devlet kurma hakkıyla alay etmektir.

Sonuç olarak,  ulusal uyanışla beraber Kürdler yığınlarla ve her türlü mücadele biçimleriyle hareket halindedirler. Uluslararası durumda hiç bir zaman Kürdlerin lehine bu düzeyde koşullar oluşmadı.  Kürdler bu tarihi fırsatı kaçırmamalı, Güney ve Batı Kürdistan’da bağımsızlığa gitmelidir.

Add new comment

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.

Category