Skip to main content
Time to read
2 minutes
Read so far

Kürdistan'ın Rojava'sındaki Açlık Grevleri ve Tepkiler Üzerine

Tue, 10/04/2016 - 19:35
0 comments

Alî Şêr  Bagokî

Kötüler içinde değerlendirme yapmak zordur. İnce bir denge işidir. Ve bu denge gerçeklere dair olmak zorundadır. Millet çıkarlarını esas almalıdır. Milletin çıkarını esas almadığı anda kötülerden birisinin tarafı konumuna düşmekten kurtulamaz insan.

Barzaniler ve Kuzey'li avaneleri Güneybatı Kürdistan'da PDK-S ve ENKS bileşeni kimi örgütlerin üyelerinin tutuklanması sonucu başlatılan "açlık grevi"ni ısrarla Kürd milletinin gündemine dayatıyorlar. Bu "açlık grevi"nin de Diyarbakır'da başlatılan açlık grevinden nitelik olarak hiç bir farkı yoktur. Söylem ne olursa olsun özü itibariyle böyledir. Barzaniler samimilerse öncelikle arkeri zor ile darbe yaptıkları ve kapattıkları Güney Kürdistan'daki Parlamentoyu açarlar ve halktan özür dilerler. Aynı şekilde yasa dışı bir biçimde gaspettikleri başkanlık koltuğunu yasalar gereği bırakırlar ve Güney Kürdistan'daki kanunları uygularlar.

Barzanilerin Kuzeyli ve Avrupa'daki avaneleri de samimiyetlerine inanılmasını istiyorlarsa öncelikli olarak yukarıda belirttiğim konularda Barzani ailesine karşı tavır takınmalıdırlar. Bunu yapmadıkları sürece samimiyetleri şüpheli olur. Kaldı ki Güney Kürdistan'da darbe yapılan parlamento varolan tüm kurumlar içerisinde meşruiyeti sorgulanamayacak tek kurumdur. Halkın seçtiği temsilcilerdir. Tıpkı başkanlık makamı gibi yine Barzanilerin elinde olan başbakanlık makamında oturan Nêçirvan Barzani'nin GORAN Hareketi mensubu bakanları bakanlıktan men etmesi de en az parlamentoya yapılan darbe kadar karşı durulması gereken bir olaydır. Öyle "güç bende, ne desem o olur" veya "herkes benim istediğimi gibi hareket etmek zorundadır" türü yaklaşımları Kürd milleti artık kabul etmiyor etmeyecektir. Bunu herkesin anlaması gerekiyor. Kaldı ki Güney'deki GORAN Hareketi öyle Barzanilere bağlı PDK-S ve ENKS gibi merkezini Ankara veya Tahrana kurmuş değildir. İktidarın ortağıydı. Hem de bizzat PDK'nin dayatması sonucu iktidara ortak olmayı kabul etmiş ikinci büyük siyasi güçtür Güney Kürdistan'da. Kimse kendini aldatmasın.

Bunları yazıyorum diye de kimse beni PKK veya Güneybatı Kürdistan ayağı PYD'yi desteklediğim sonucu çıkartmaya kalkmasın. Şüphesiz yaptıkları doğru değildir ve karşı durulmalıdır, mücadele edilmelidir. Fakat bu mücadeleyi yürütürken sömürgecilerin başkentleri merkez edinilirse burda bir bit yeniği aranmalıdır. Aranacak BİT YENİĞİ de şudur: Barzaniler, Güneybatı Kürdistan'a da tıptı Güney'deki eserleri gibi iki ZON dayatıyorlar. Bu da kabul edilemez. Güneybatı Kürdistan'da her düşünceye sahip siyasi akımların kendilerini özgürce ifade etmesine evet. En aykırı düşüncelere varana kadar. Ama iki veya daha çoklu askeri başlılığa da bu millet her şekliyle karşı çıkmalıdır, kabul etmemelidir asla. Ayrıca soruna yaklaşım gösterecek herkes sözümona "Kürd siyasi güçleri"nin içinde bulundukları ittifakları da gözönünde bulundurmak zorundadır. Barzaniler açıkça Suudi ve Türklerin başını çektikleri Sunni blokun içindeler. Medyaları da bu blokun truva atı görevini yürütüyorlar. Burda masumane sunulmaya çalışılan açlık grevleri öyle çok da sanıldığı biçimiyle masumca bir eylem değildir. Kürdlerin işi olmamalıdır Sunni blokta yer almak veya karşıtı Şii blokta yer almak. Kürdlerin yeralması gereken yer bellidir. Kürdistan'ın kuruluşunun zeminini hazırlayan güçlerin yanıdır. Bu da başta ABD-İsrail-Britanya'nın yanıdır....

Add new comment

The comment language code.

Restricted HTML

  • Allowed HTML tags: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Lines and paragraphs break automatically.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.

Category