KÜRDİSTAN’DAN PAPA GEÇTİ

KÜRDİSTAN’DAN  PAPA  GEÇTİ
Papa’nın Kürdistan’a gelişinin yankıları sürüyor. Papa Katoliklerin ruhani lideri,  barış, hoşgörü ve din ve vijdan özgürlüğü temelinde, birlikte yaşam mesajı vermekle beraber olayın siyasi sonuçları tartışılıyor. Her politik çevre politikadaki yerine ve çıkarlarına göre lehte ve aleyhte yorumlar yapıyor.
Her şeyden önce, Papa’nın Kürdistan’a gelişi Kürd ve Kürdistanı dünya arenasında görünür kıldı.  Kürd ve Kürdistanı inkar ve imha politikası yürütenlere karşı, dünya arenasında vurulan  büyük bir darbe oldu.
Dört sömürgeci devlet tarafından parçalanarak paylaşılan Kürdistan, Türk egemenlerin başat rolüyle inkar edildi, yok sayıldı. Bu sömürgeci güçler (Türk, İran, Irak ve Suriye) modern dünya sisteminde Kürd ve Kürdistan’ın yeri olmadığını dünya güçlerine kabul ettirdiler. 200 yıldır Kürdler ve Kürdistan mezara gömülmüş üzeri betonlanmıştır. Kürdler geri bir zemin üzerinde adeta bir kuyunun dibinde yeryüzüne çıkma durumuyla karşı karşıya geldi. Ulus ve ülke gerçekliğini ispatlama çabasına girdiler. Başka milletlerin bir kaç sokak gösterisiyle veya dışarıdan gelen sömürgecileri istemeyen ve kendi kendilerini yönetmek isteyen iradelerini ortaya koymasıyla “kolayca” veya “ölçülü bir bedel” ödeyerek kaderlerini ellerine aldılar yani devletlerini kurdular. Yaklaşık iki yüz yıldır ulusal bağımsızlık mücadelesi veren, iki milyona yakın Kürdün soykırıma uğraması,  milyonlarca insanın mecburi iskanlarla yerinden yurdundan edilmesi dünya arenasında görünmüyordu. Kimse Kürdlerden bahsetmediği gibi Kürdlerin doğal haklarından da sözedilmiyordu. Çünkü Kürdler ve Kürdistan yoktu. Kürdistan tarihi büyük bir ülke, 50 milyonluk Kürdler büyük bir ulus namevcuttu. Rüzgar daha yeni yeni tersine dönüyor. Dünya arenasında Kürdler görünüyor. Dünyanın başlıca ruhani liderlerinden biri Kürdistanı ziyaret ediyor. Bunun Kürdler açısından anlamı önemli..
Bir din, bir ideoloji toplumları şekillendirdiği gibi bir millet de kabul ettiği din veya ideolojiyi sahip olduğu gelenek, kültürel yapı ve ulusal karekteriyle bir şeyler katarak biçimlendirir. Humanist bir toplum bir dine humanist, barışçıl ögeler katarken, barbar bir toplum ulusal karekteriyle bir dini şiddete, zora dönüştürür.
Kürdler Papa’yı karşılarken zeytin dalları, çiçekler, Alarengin, rengarenk giysileriyle çocuklar ve kadınlar barışı, özgürlüğü simgeliyordu. Bu tablo Kürdistan’da değilişk milli ve dini etnisitelerin bir arada, harmoni bir şekilde barış içinde bir yaşam umudu veriyordu.
 Türklerin Ayasofya’yı camiye çevirme töreninde Diyanet Başkanının elinde kılıçla mesaj vermesi tam da onların karekterini ifade eder. Keza Irak devleti ellerinde kılıçlarla Papa’ya resmi bir tören düzenliyor. İran’ın 40 yıldır “Tanrı devleti” adına içerde baş kesmesi, dışarıda “cihat yapması” düşündürücüdür. Yani Önasyanın resmi budur.
Modern dünya sisteminin kurulmasıyla Avrupa’da aydınlanma dönemi yaşandı. İslamiyette bir aydınlanma dönemi yaşanmadı. Siyasal islam arkaik olandan da esinlenerek islami faşizmi toplumlara egemen kıldı. Bölgede emperyalist- sömürgeci hedefler peşinde koşan devletler bunu kendine has islam anlayışıyla yapıyorlar. Türkler, Araplar sunni islamla, oluşturdukları cihatçı, islami faşistlerle bölgede yayılırken, İran Şii islamı kullanmaktadır. Din bu sömürgeci cellatların elinde halk kitlelerini yönlendirmede, kendi hükümlerini tanrı hükmü diyerek kullanılan bir araçtan başka bir şey değildir.
Kürdler Önasya’da baharı getirecek, geleceğin umut güneşidir. Sömürgecileri aşarak dünya halklarıyla kucaklaşacaklar..